“2023’te herkes hesabını yüzde 20 enflasyona göre yapsın” denilmişti… Son dört yılın OVP’sinde hayaller ve gerçekler

2025-2027 yıllarını kapsayan Orta Vadeli Program açıklandı. Buna göre enflasyon 2024’te yüzde 41,5 seviyesini gördükten sonra 2025’te yüzde 17,5’e gerileyecek. Dolar/TL kuru öngörüsü ise 2024,2025 ve 2026 için 33,2, 42 ve 44 lira seviyesinde

“Enflasyonu hedeflediğimiz şekilde 2023 sonunda yüzde 20’ler seviyesine, 2024’te tek haneli rakamlara düşürmek için ne gerekiyorsa yapmakta kararlıyız. Açıkça söylüyorum, herkes hesabını 2023’te yüzde 20’ler seviyesinde enflasyona göre yapsın.”

12 Aralık 2022’de gerçekleşen bir kabine toplantısı sonrası söylemişti bu sözleri Cumhurbaşkanı Erdoğan.

Bu açıklamadan sonraki bir yıl içerisinde bir deprem, bir seçim, bir merkez bankası başkanı değişikliği, bir de kabine değişikliği gördük.

İçinde bulunduğumuz seneye ise “2024’e çok farklı gireceğiz” diyerek başlamıştık halbuki.

Ekonomi ekibimiz yoğun bir gayretin, çalışmanın içerisinde” diyordu Erdoğan Birleşmiş Milletler Genel Kurulu zirvesi sırasında verdiği bir röportajda.

Sürecin başarılı yönetildiğini söyleyerek “İnanıyorum ki yıl sonu, bilemedin yılın başında bunu başaracağız ve buradan da gerekli olumlu neticeleri alacağız ve bununla birlikte 2024’e çok daha farklı bir şekilde gireceğiz” demişti.

Bu açıklamadan bugüne geçen sekiz ayda ise yine bir seçim, yeni bir vergi paketi, hâlen hakikati tartışılan bir tasarruf paketi, ikinci bir zam göremeyen asgari ücret, asgari ücretin de altında kalan emekli maaşı, düşüşe geçse bile hâlen dünyanın en yüksek üçüncü enflasyonunu gördük.

Bugün açıklanan Orta Vadeli Program (OVP) sunumunun ilk sayfasında şöyle bir ifade var: OVP, kamu kesimi ve özel kesim için öngörülebilirliği artıran bir yol haritası niteliğindedir.

OVP’yi kamuoyu ile paylaşan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz her ne kadar “Tahminlerde revizyon olmalı. Bir yıl önce yaptığımız tahminlerde hiçbir sapma olmaması anormal bir durum olur” dese de bu ülkede yaşayanların çok uzun süredir hasretini çektiği bir şey var: Lütfen artık bir şey de yolundan sapmasın ve önümüzü görelim.

Tahminlerde revizyon muhakkak olmalı ama diğer pek çok “öngörülebilir” ülke ekonomisi gibi 1 puan olmalı, 2 puan olmalı.

“Tek hane olacak” diye yola çıktığımız enflasyonda 2023, yüzde 64,7 seviyesinde kapanmıştı. Aynı yıl açıklanan OVP, “2024 enflasyonu yüzde 33 olacak” diyordu. Bugün açıklanan OVP’ye göre ise bu yılı yüzde 41,5 ile kapatacağız.

E Merkez Bankası, daha bundan bir ay önce hedefi yüzde 38’e oturtmuş, “çıkarsa en fazla yüzde 42’ye çıkar” demişti. Piyasaya “Bu üst bandı aşmaz” mesajı verilirken şimdi yeni tahminler, bu üst banda dayanmış durumda. Ve ekonomistlerin daha da “gerçekçi bulmadığı” durum ise enflasyonun yüzde 40’lar seviyesinden 2025’te yüzde 17,5’e indirmeyi hedeflemek.

Ne diyelim? Enflasyonun düşmesi hepimizin temennisi. Ancak hangi maliyete katlanarak? Bu sorunun cevabını bu yıl biz, zam yapılmayan ücretler, doğal akışına bırakıldığı için uçan konut kira zamları, 63 bin liraya dayanan yoksulluk sınırı, ürününü bedavaya dağıtmak zorunda kalan çiftçiler, yeni vergiler ve yavaşlayan büyüme ile aldık. 

Bilindiği gibi 2023 yılı yüzde 4 büyüme ile kapandı. 2024’ün birinci çeyreğinde yüzde 5,7 olan büyüme oranı, ikinci çeyrekte yüzde 2,5’e kadar geriledi. Hatta ikinci çeyrekte sanayi sektörü yüzde 1,8 oranında daraldı.

Yüksek enflasyon içinde küçülmeye, ya da daha “gösterişli” adıyla slumpflasyona net bir şekilde giriş yapmış olmasak da ekonomistlere göre rota, o tarafa dönük. Ancak hükümet için durum öyle değil. “Kısa vadede büyümede sıkıntı olması doğal ancak biz, orta ve uzun vadeye bakıyoruz” anlayışındalar.

Ekonomi yönetiminin açıklamalarına geleceğiz. Öncelikle, bundan önceki ve bugünkü OVP’ler büyüme ve enflasyon ile ilgili neler öngörmüştü ona bakalım:

5 Eylül 2021’de açıklanan OVP, pandemiden çıkmış, daha “umut dolu”, bugün kurtulunmaya çalışılan KKM’nin bütçede açacağı delikten habersiz bir programdı.

2021 yılı yüzde 11,4 büyüme ile kapandı. 2022 için yüzde 5, 2023 ve 2024 için yüzde 5,5’lik bir ekonomik büyüme öngörülüyordu.

Bir önceki OVP’de “yüzde 16,2 olur” denilen enflasyon ise yüzde 36,1’e kadar çıkmıştı. 2022 ile birlikte ise tek haneye inilecekti. Enflasyonda önce yüzde 9,8, 2024’te yüzde 8’in altı görülecekti.

Ancak öngörüler tutmadı.

2022’inin enflasyonu yüzde 64’ü aştı. Bu oran, aynı yılın eylül ayında açıklanan orta vadeli programın hedefine yakındı ancak bir önceki yılın hedefinden neredeyse 63 puan sapmıştı.

İki sene önce 2023 için tahmin edilen yüzde 24,9, 2024 için tahmin edilen ise yüzde 13,8’di. O dönemin OVP’si tek haneye inmes hedefini 2025’e ertelemişti. 

Büyümeye baktığımızda ise 2022-2025 yılları arası hedef, yüzde 5 ile yüzde 5,5 aralığına yerleştirildi.

2023’ün orta vadeli programı, büyüme tahminlerini yüzde 4 eksenine çekerken, yalnızca 2026 için “büyüme yüzde 5 olacak” deniliyordu.

Büyümede tahminlerin düşürülmeye başladığı bu yılda, “tek haneli enflasyon” umudu da bir sene daha ertelenip, 2026’ya yerleştirildi.

6 Eylül 2023’te açıklanan orta vadeli program, “Enflasyon, 2024’te yüzde 33, 2025’te yüzde 15,2, 2026’da yüzde 8,5 olacak” diyordu.

Tüm bunların yanında 2021’de 13,6 milyar dolar cari açık veren Türkiye, bu rakamı 2023 sonunda 45,2 milyar dolara kadar çıkardı. Geçen yıl “2024’te cari açık 34,7 milyar dolar olacak” diyen OVP, bu sene bu hedefi daha da düşürdü ve 20 milyar dolarlık cari açığa çekti.

Ancak özellikle belirtmekte fayda var haziran ayı cari açığı 24,8 milyar dolar seviyesinde.

 Ve 5 Eylül 2024 tarihinde açıklanan OVP’ye gelelim…

Bu yılın OVP’sinde öncelikli olarak dikkat çeken detay, büyüme hedeflerinin düşürülmesi ve bu düşüşün sınırlı olması. Zira, enflasyonda da hedefler düşürüldü ancak çok çok daha “cömert” bir hedef düşüşü görüyoruz.

Bugün 7 bakan ve Merkez Bankası Başkanı Fatih Karahan eşliğinde açıklanan OVP, 2024 büyüme tahminini yüzde 4’ten yüzde 3,5’e çekti. 2025, 2026, 2027 için hedefler ise sırasıyla 4, 4,5 ve yüzde 5.

Enflasyona baktığımızda ise bu seneyi yüzde 41,5’te bitireceği öngörülen enflasyon, seneye yüzde 17,5’e kadar gerileyecek. Tek haneli enflasyon 2026’da görülecek. 2021 yılında 2024 için öngörülen yüzde 8 altına ise 2027’de ulaşılacak.

Tam bu noktada ekonomistlerin cevabını aradığı soru: Bir yandan enflasyonla mücadele ederken, diğer yanda yüzde 3,5-4 büyüme nasıl sağlanacak?

Zira, büyümeyi sağlayan tüketim de üretim de ciddi anlamda sekteye uğramış durumda.

Geçtiğimiz seneden bugüne kadar harcama nedeniyle büyüyen enflasyonu kısma yolunda önemli adımlar atıldı. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz’ın da dediği gibi “üretmeden tüketim” olmaz. Ancak geldiğimiz nokta bir iktisat kuramının ötesine geçmiş durumda.

Açlık sınırı 19 bin liraya, yoksulluk sınırı 63 bin liraya dayandı. Ücretler artmıyor, alım gücü düşüyor, kredi kanalları kısıldı, yeni vergiler hayata geçirildi. Yani, geçmiş yıllarda pek çok kez uygulanan ucuz kredi bolluğu ve “cebinde olmayan parayı harcama” dönemi bitti. Bu dönem bitince de halk, cebinde olanın da bir şeye yetmediğini ağır bir şekilde gördü.

Diğer yanda üretim maliyetleri de üreticinin belini büküyor. TÜİK’in verilerine göre “ekonominin lokomotifi” denilen inşaat maliyet endeksi yüzde 66, tarımsal girdi fiyat endeksi ise yüzde 47,5 yükselmiş durumda.  

Son dört yıla baktığımızda ise 2020 haziranından bugüne, gübrenin yüzde 570, tarımsal ilaçların yüzde 300, mazotun yüzde 440 arttığını görüyoruz. Özellikle son iki aydır ise maliyetlere dayanamayan çiftçinin traktör eylemlerini, satamadıkları ürünlerini yollara döktüğünü ya da bedavaya dağıttığını televizyonlardan izliyoruz.

Bugünkü OVP sunumu sonrası gerçekleşen soru-cevap kısmında en fazla sorulan soru hedeflerin ne kadar gerçekçi olup olmadığı yönündeydi.

Neticede ortada bir yüzde 38’lik Merkez Bankası enflasyon tahmini var, OVP’nin yüzde 41,5’lik tahmini var, yüzde 52’lik gerçekleşen enflasyon var ve de yüzde 3’ten aşağı inmeyen bir büyüme tahmini var.

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz’a göre orta ve uzun vadede enflasyonla büyüme arasında bir çelişki yok. “Kısa vadede geçici sıkıntılı dönemler olabilir” diyen Yılmaz, geçici dönemlerde büyümenin, enflasyonla mücadeleden etkilenebileceğini söylüyor.

“Enflasyonun düştüğü fiyat istikrarının sağlandığı bir ortamda güven ortamı pekişir ve daha sağlıklı büyüme sağlarsınız” diyen Yılmaz’a göre yapılan revizyonlar da “çok büyük revizyonlar değil”.

Büyüme açısından en büyük önceliğin büyüme kompozisyonunu iyileştirmek olduğunu aktaran Cumhurbaşkanı Yardımcısı “Tüketimin ılımlı hale geldiği dış talebin daha çok destek verdiği bir büyüme kompozisyonu kurmak istiyoruz” yorumunu yapıyor.

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in açıklamaları da Yılmaz’ın açıklamalarına paralel.

Kısa vadede temel önceliğin enflasyonun düşürülmesi ve fiyat istikrarı olduğunu söylüyor Şimşek ve ekliyor:

Fiyat istikrarı olmadan sürdürülebilir yüksek büyümeyi sağlayamayız. Mutlaka enflasyonu tek haneye düşürmemiz gerek. Kısa vadeli dezenflasyonun büyüme üzerine olumsuz etkileri olabilir ama bu geçicidir. Türkiye’nin önü açık, dezenflasyonla birlikte büyüme yükselecektir. 2025 yılında negatif bir mali etki söz konusu. Bütçe açığını azaltıyoruz. Düşük enflasyon ortamında finansmana erişim daha kolay, ülke ekonomisi daha öngörülebilir olacaktır.”

Ve de son olarak öngörülebilirliği artırması beklenen yol haritası, zımnî de olsa bir dolar kuru öngörüsü sunuyor. OVP’de her yıl gayrisafi yurt içi hasıla hedefinin hem TL cinsinden hem dolar cinsinden veriliyor. TL cinsinden olan GSYH’ı dolar cinsinden olana böldüğümde OVP’nin öngördüğü dolar/TL kuruna ulaşabiliyoruz.

Buna göre 2021’de 10,26 lira seviyesinde öngörülen dolar/TL kuru 2024 sonu için 36 lira 78 kuruşa çıkmış durumda. 2025 için bu beklenti, 44 liraya yakın. 2026 için ise 47 lira 79 kuruş seviyesinde.

Hedeflerin ne kadarının tutturulacağı ve ekonominin yeni hangi gelişmelere gebe olduğunu zaman gösterecek.

OVP sunumunun başında aktarıldığı üzere programın ilk yılında uygulanacak politikalara ve somut tedbirlere de ayrıntılı olarak 2025 Yılı Cumhurbaşkanlığı Yıllık Programında yer verilecek.

O güne kadar hükümetin önünde çıkışa tek anahtar var: Güveni tesis etmek.

Haber: Gökçen Tuncer- Ekotürk Ankara Temsilcisi