DÜNYADA VE TÜRKİYE’DE HAVACILIK SEKTÖRÜ

KOVİD-19 & HAVACILIK SEKTÖRÜ

Birçok ülkede KOVİD-19 vakalarında endişe verici bir artış yaşanırken, Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) önümüzdeki kış dönemi için olası bir üçüncü dalga uyarısı yapıyor. Bu da kapanmaların geri dönüşü ve daha sıkı seyahat kısıtlamalarının yeniden getirilmesi tehdidini ortaya çıkarıyor. Öte yandan, etkili aşıların geliştirilmesindeki başarılar sayesinde gelecek yıl için normalliğe daha hızlı dönüş umutları artıyor. DSÖ de “şimdi tünelin sonunda ışık görünür halde” yorumunu yapıyor.

KOVİD-19 aşılarının gündemde oldukça fazla yer almasıyla uluslararası uçuşların rahatlaması beklenmektedir. Bunu sağlamak isteyen hava yolu şirketleri konu hakkında açıklamalara başladılar. Örneğin Avustralya havayolu şirketi Qantas Üst Yöneticisi Alan Joyce, Avustralya’nın Nine Network televizyonuna yaptığı açıklamada, yeni tip koronavirüs (KOVİD-19) aşısının gelecekteki uçuşlarda uluslararası yolcular için bir zorunluluk haline getirileceğini açıkladı.

Bu açıklamanın ardından Uluslararası Hava Taşımacıları Birliği (IATA) tarafından da IATA Seyahat Kartı açıklandı. Açıklamada Sınırları karantina olmadan yeniden açmak ve havacılığı yeniden başlatmak için, hükümetlerin KOVİD-19’u ithal etme riskini etkili bir şekilde azalttıklarından emin olmaları gerekir. Bu yolcuların KOVİD-19 sağlık durumu hakkında doğru bilgilere sahip olmak anlamına gelir. Yolcuların seyahatten önce hangi testler, aşılar ve diğer önlemlere ihtiyaç duydukları belirlenmeli; nerede test edilebilecekleri hakkında ayrıntılar açıklanmalı, aşı sonuçlarını ise doğrulanabilir, güvenli ve güvenilir şekilde paylaşma imkanı veren dijital bir platform oluşturulmalıdır. Mahremiyetin korunması, hükümetlere sınırları açmak için güven vermenin anahtarıdır. Bu zorluğun üstesinden gelmek için IATA, IATA Seyahat Kartı’nı başlatıyor.” denildi.

Evet aşılar ve seyahat kartları sektörü kurtarmak için devreye girmeye başlayacak. Öncesinde KOVİD-19 aşısının durumuna bir göz atalım:

Yeni KOVİD-19 aşıları ve dağıtımı
Şu anda, birçok KOVİD-19 aşısı geliştirme ve ticarileştirme çabası var. Açıklananlar arasında, etkinlik ve ilerleme aşaması açısından öne çıkan beş ürün şunlardır:
1) Pfizer & Biontech (ABD-Almanya)
2) Moderna (ABD)
3) Oxford & AstraZeneca (İngiltere)
4) Gamaleya (Rusya: Sputnik)
5) Sinovac (Çin)

Bu aşıları farklı coğrafyalarda geniş uygulama için hazır hale getirmek halen oldukça zahmetli. İnsanlar üzerinde Faz III testlerinin tamamlanması, etkinlik ve yan etkilerin ölçülmesi gibi teknik gereksinimler devam etmekte. Ayrıca dağıtım (lojistik) ve erişilebilirlik (ücretsiz veya ücretli) gibi zorlukları var.
Özellikle Pfizer & Biontech aşısı için soğuk zincir taşıma ve depolama gereksinimleri, aşılara yaygın erişimin önündeki potansiyel zorlukları artırmaktadır. Önümüzdeki dönemde yüklü miktardı aşının taşınmasında lojistik firmaları ve hava kargo işletmecileri kritik bir rol üstlenecek. Türk Hava Yolları, filo büyüklüğü ve özel kargo hizmet kalitesini bu alanda kullanmak için avantajlı bir konuma sahip. Çin’de üretilen KOVİD-19 aşıları, özel soğutma sistemleriyle donatılmış kaplar içinde Brezilya’da şimdiden dağıtılıyor. Körfez taşıyıcıları dışındaki dağıtıcılar arasında, Türk Hava Yolları’nın aşıların küresel dağıtımında aktif rol alması beklenti dahilinde. 25 geniş gövdeli kargo ve 101 geniş gövdeli yolcu uçağından oluşan güçlü bir taşıma kapasitesine sahip olması THY’ye etkin bir rol yükleyebilir.

Bu bilgiler ışığında sektörde, Türkiye’de, dünyada neler olduğunu ve beklentileri derleyelim:

DÜNYA HAVACILIK SEKTÖRÜ VE TÜRKİYE

Sektörün öncü kuruluşlarından IATA tarafından yayımlanan 24 Kasım Sektör Raporu’na göre, havacılık sektörü KOVİD-19 salgını nedeniyle İkinci Dünya Savaşı’ndan beri görülmemiş bir daralma içinde bulunmaktadır. 2000’li yıllarda havacılık sektörü adına majör faktör olarak görülen 11 Eylül terör saldırıları ve 2007-2008 Küresel Ekonomik Krizi’nin de ötesine geçen daralma görülmektedir (Tablo 1). Tablodan da anlaşılacağı üzere kilometre başına yolcu gelirinde %66’lık bir düşüş görülmektedir. Krizin başlangıcı Nisan ayında bu oran %94’e kadar düşmüştü, ancak toparlanma istenilen düzeyde olamamış gibi duruyor. Toparlanma daha çok yurtiçi uçuş tarafından geldiğinden, yurt dışı uçuşlardaki toparlanmanın ivmesinin oldukça yavaş olduğu Tablo 2’de net şekilde görülmektedir. Yolcu taşımacılığı tarafındaki kayıpların telafisinin kargo taşımacılığı tarafından yapılması beklenmesine rağmen, büyük uçakların uzun mesafeli uçuşlarının olmaması ve Eylül ayında kargo gelirlerinin bir önceki yıla göre %25 daha düşük gerçekleşmesi kargo taşımacılığının da etkili olamadığını göstermektedir.

2020 yılında hava taşımacılığı sektörünün genel işletme gelirlerinin %60’tan fazla azaldığı görülmektedir. Hava yolu sektöründeki maliyetlerin düşürülmesi (uçak filosu ve vasıflı işgücü maliyetleri gibi) zor olduğundan, bu gelir düşüşü, sektörü benzeri görülmemiş bir duruma sürüklemiştir. 2020’de vergi sonrası net zararın 118 milyar doları aşacağını tahmin ediliyor (Tablo 3). Yılın ikinci çeyreği sektör için en kötü dönemdi ve iyileşme de yılın ikinci yarısında yavaştı. Seyahat kısıtlamaları, hava yolu taşımacılığı piyasasında gelirleri düşürmeye devam ediyor.

 

SEKTÖRE DEVLET YARDIMLARI VE NAKİT AKIM DENGESİ

Hava taşımacılığı endüstrisinin benzeri görülmemiş kayıp ölçeği göz önüne alındığında, birçok havayolu, hükümet yardımı olmasa başarısız olurdu. Latin Amerika gibi, yalnızca devlet desteğinin asgari düzeyde olduğu yerlerde, başarısızlıklar ve iflas durumunda yeniden yapılanmalar gerçekleşti. Kuzey Amerika, Avrupa ve Asya’nın bazı bölgelerinde, hava yolları hükümetlerden önemli miktarda nakit enjeksiyonu aldı.

Krizin başlarında havacılık için mali yardım taahhüt eden ülkeler arasında; Avustralya, Brezilya, Çin, Kolombiya, Danimarka, Finlandiya, Hong Kong, Yeni Zelanda, Norveç, Katar, Singapur, İsveç ve ABD bulunmaktadır. Yardımlar üç geniş kategoriye ayrıldı: ücret sübvansiyonları, hisse senedi finansmanları ve vergi indirimleri. ABD hükümeti, Koronavirüs Yardımı ve Ekonomik Güvenlik Yasası’na (CARES) geçti. CARES aracılığıyla hava yolu endüstrisine yaklaşık 25 milyar dolarlık mali yardım sağlandı. Avrupa ülkeleri çeşitli mali paketler uyguladı. Fransız ve Hollanda hükümetleri Air France ve KLM’ye 10 milyar avro verdi. Almanya Lufthansa için 9 milyar avro değerinde bir kurtarma anlaşması imzaladı ve İsveç yaklaşık 455 milyon avro tutarında bir kredi garanti programı başlattı. Asya-Pasifik’te, çeşitli hükümetler havacılığa destek sözü verdi.  

Böylece 2020’de hava yolları için çeşitli şekillerde yaklaşık 173 milyar dolar yardım geldi. Yarısından fazlası ertelenmiş borç (58 milyar dolar) veya endüstri toparlanmaya çalıştıkça geri ödenmesi gereken borç garantisi (24 milyar dolar) gibi ödemelerden oluşuyor.

Ayrıca sektör sermaye piyasalarından da borçlanma yoluna gitmişti. 2019 yılına göre toplam borç stoku 221 milyar dolar artışla, 430 milyar dolardan 651 milyar dolara yükselmiştir. Kamu kesimi borçlarını çıktığımız zaman sektörde, sermaye piyasaları aracılığıyla özel sektörden 125 milyar dolar borçlanmaya gidildiği anlaşılmaktadır. Borç dağılımın detayı Tablo 5’de görülebilir.

Sektörde devam eden nakit sıkıntısı, birçok hava yolu için 2020 kış aylarında hayatta kalma kabiliyetinde ciddi sonuçlar doğurabilir. Ortalama bir hava yolu için, nakit ve nakit yakın varlıklarıyla 2020’nin ikinci yarısındaki tahmini nakit sıkıntısının karşılaştırılması sonucu, şirketlerin nakit rezervleri tükenmeden önce sekiz ila dokuz ayı kaldığını göstermektedir. Elbette, KOVİD-19 aşısı hava yolu gelirlerinde bir toparlanmaya katkıda bulunana kadar, sermaye piyasalarından nakit ödünç alabilecekleri yeterli nakit rezervi veya varlıkları olan bazı hava yolları vardır. Ancak çoğu hava yolu şirketi için durum böyle olmayabilir ve bu kış daha fazla hükümet yardımı olmazsa şirketlerin paraları bitebilir. Tablo 6’da sektörün nakit sarfiyatı tahminleri görülmektedir. Aşı desteği gelmesi durumunda yılın son çeyreğinde sektörün nakit akımında artıya geçmesi beklenmektedir.