Büyük merkez bankaları mart ayında faiz oranlarını sabit tuttu

Mart 2025 itibarıyla, dünya genelindeki büyük merkez bankaları, enflasyonla mücadele ve ekonomik belirsizlikler karşısında temkinli bir yaklaşım sergileyerek para politikalarında herhangi bir değişiklik yapmadı. ABD Merkez Bankası (Fed), İngiltere Merkez Bankası (BoE), Japonya Merkez Bankası (BoJ) gibi önemli merkez bankaları, faiz oranlarını sabit tutma kararı alırken, diğer bazı ülkeler ise faiz indirimine gitmeyi tercih etti.

Dünya genelinde, ABD’nin korumacı ticaret politikalarının yarattığı belirsizlikler, enflasyonist baskıları artırmakta ve büyüme üzerinde olumsuz etkiler yaratıyor. Ekonomistler ise ABD’nin dış ticaret politikalarındaki olası değişikliklerin enflasyon üzerinde güçlendirici bir rol oynayabileceği ve ekonomik büyümeyi engelleyebileceği konusunda endişeleniyorlar.

Bu belirsizlikler, merkez bankalarının faiz politikalarını belirlerken temkinli olmalarına neden oluyor. Fed, BoE, BoJ ve diğer büyük merkez bankaları, 2025’in ilk çeyreğinde enflasyonun yüksek kalmasını engellemek için faiz oranlarını sabit tutma kararı aldı.

Fed ve BoE Faiz Oranlarını Değiştirmedi

ABD Merkez Bankası (Fed), mart ayında politika faizini %4,25-4,50 aralığında sabit tutarak ekonomiye yönelik belirsizliğin arttığını belirtti. Fed, enflasyon tahminlerini yukarı yönlü revize ederken, büyüme tahminlerini aşağıya çekti ve bilanço küçültme hızını yavaşlatacağını duyurdu. Ayrıca, Fed Başkanı Jerome Powell, ABD’nin ticaret politikalarının enflasyonun düşürülmesinde ilerleme kaydedilmesini geciktirebileceğini ifade etti.

İngiltere Merkez Bankası (BoE) ise faiz oranını %4,5 seviyesinde tutarak, son iki yıldaki dezenflasyon sürecinde kaydedilen ilerlemeye dikkat çekti. BoE, kalıcı enflasyonist baskıları azaltmaya devam etmek için faiz oranlarını kısıtlayıcı seviyede tutmaya karar verdi.

Kanada ve İsviçre Faiz İndirimine Gitti

Kanada Merkez Bankası (BoC), mart ayında politika faizini 25 baz puan indirerek %2,75’e çekti. Bu karar, Kanada ekonomisinin ABD ile yaşadığı ticaret gerilimlerinin etkisiyle büyüme hızının yavaşlayacağı ve enflasyonist baskıların artacağı yönündeki beklentilerle alındı.

İsviçre Merkez Bankası (SNB) de faiz oranını 25 baz puan indirerek parasal gevşemeyi sürdürdü. Bu, SNB’nin düşük enflasyonist baskılar ve riskler göz önünde bulundurularak parasal koşulların uygun kalmasını sağlama amacı taşıyor.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Faiz İndirimine Gitti

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), mart ayında faiz oranını 250 baz puan indirerek %42,50 seviyesine çekti. TCMB’nin kararında, yurt içi talepteki artışın enflasyonun düşüşüne yardımcı olduğu ve dezenflasyon sürecinin güçlendiği vurgulandı. Ancak, Türkiye ekonomisinde enflasyon beklentilerinin iyileşme eğiliminde olduğu fakat risklerin devam ettiği ifade edildi.

Japonya ve Rusya Merkez Bankaları Sabit Kaldı

Japonya Merkez Bankası (BoJ), faiz oranını %0,50 seviyesinde sabit tutarak ekonomisinin orta düzeyde bir toparlanma yaşadığını belirtti. BoJ, Japonya ekonomisinin potansiyel büyüme hızının üzerinde bir hızla büyümesini bekliyor.

Rusya Merkez Bankası (CBR) de politika faizini %21 seviyesinde sabit tutma kararı aldı. CBR, enflasyonist baskıların son dönemde azaldığını ancak hala yüksek olduğunu ve sıkı para politikasının sürdürüleceğini belirtti.

Diğer Merkez Bankalarının Kararları

Çekya Merkez Bankası, mart ayında faiz oranını sabit tutarken, Macaristan Merkez Bankası (MNB) ve Polonya Merkez Bankası da faiz değişikliği yapmadı. İsveç Merkez Bankası (Riksbank), faiz indirimlerine ara vererek %2,25 seviyesinde tuttu.

Norveç Merkez Bankası ise faiz oranını %4,50 seviyesinde koruyarak, global enflasyonist baskılar karşısında temkinli bir yaklaşım sergiledi.

Küresel Ekonomik Belirsizlik ve Faiz Politikasındaki Temkinli Durum

Mart ayında, büyük merkez bankalarının faiz oranlarında değişikliğe gitmemeleri, küresel ekonomik belirsizliklerin ve enflasyonist baskıların devam ettiğini gösteriyor. Merkez bankaları, ekonomik büyüme ile enflasyonu dengeleme amacı güderken, aynı zamanda dış ticaret gerilimlerinin ve küresel ekonomik risklerin etkilerini de göz önünde bulunduruyor.