Cumhurbaşkanı Erdoğan: Terörsüz Türkiye hedefinde yeni bir kavşaktayız
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin TBMM Grup Toplantısı’nda hem güvenlik politikalarına hem de 2026 bütçe hedeflerine ilişkin kapsamlı mesajlar verdi. Irak ve Suriye tezkeresinin ana muhalefetin itirazına rağmen Meclis’ten geniş bir mutabakatla geçtiğini hatırlatan Erdoğan, bu adımın sadece Türkiye’nin değil, bölge ülkelerinin güvenliği için de kritik önemde olduğunu vurguladı.
Erdoğan, Türkiye’nin dış politikadaki temel yaklaşımını şu çerçevede özetledi: Türkiye’nin başka ülkelerin topraklarında, egemenlik alanlarında ya da doğal kaynaklarında hak iddiası olmadığı; Türk Silahlı Kuvvetleri’nin bulunduğu her coğrafyada güven ve istikrar unsuru olarak yer aldığı mesajını yineledi. Mehmetçiğin uluslararası hukuk çerçevesinde hareket ettiğini belirten Erdoğan, Türk bayrağının dalgalandığı her bölgede dost ülkelere güven, hasmane odaklara ise caydırıcılık verdiğini dile getirdi.
Erdoğan, “Terörsüz Türkiye ve terör tehdidinden arındırılmış bir bölge hedefine yürürken yeni bir eşiğe geldiğimizi görüyoruz.” diyerek güvenlik politikasında yeni bir safhaya geçildiği mesajını öne çıkardı.
CHP’YE TEZKERE ELEŞTİRİSİ VE SİYASİ DİL
Konuşmasının geniş bir bölümünde ana muhalefet partisi CHP’yi hedef alan Erdoğan, Irak ve Suriye tezkeresine “hayır” oyu verilmesini “anlaşılamaz ve kabul edilemez” olarak niteledi. CHP yönetiminin, ülke güvenliğini yakından ilgilendiren bir konuda kendi söylemleriyle çelişen bir tavır aldığını, “inandırıcı olmayan gerekçelerin arkasına saklandığını” savundu.
Erdoğan, CHP Genel Başkanı Özgür Özel’e yönelik eleştirilerini sertleştirirken, meydanlarda verilen mesajlarla Meclis’teki tutum arasındaki farkı “siyasi tutarsızlık” olarak tanımladı. CHP’nin tarihsel olarak da benzer zigzaglar çizdiğini iddia eden Erdoğan, bu kadar sık yön ve söylem değiştirmenin partiye zarar vereceğini öne sürdü.
Deprem bölgesiyle ilgili tartışmalara da değinen Erdoğan, hükümetin afet sonrası yeniden inşa ve altyapı çalışmalarında önemli mesafe aldığını, buna karşılık CHP yönetiminin bölgenin geldiği noktayı görmediğini savundu. Hızlı tren örneğini hatırlatarak, “Bazı yatırımların değerinin ancak yıllar sonra fark edildiğini” söyleyen Erdoğan, aynı durumun deprem bölgesi yatırımları için de geçerli olacağını dile getirdi.
GÜVENLİK STRATEJİSİ: “SINIR İÇİ VE DIŞINDA BOŞLUK BIRAKMAYACAĞIZ”
Erdoğan, Türkiye’nin güvenlik doktrinini anlatırken, ülkenin bekasını “kırmızı çizgi” olarak tanımladı. Hem sınır içinde hem sınır ötesinde güvenlik bakımından en küçük bir boşluk bırakmayacaklarını, terör örgütlerine alan açmayacaklarını ifade etti.
Bu çerçevede Irak ve Suriye tezkerelerini, “terörle mücadeleyi zorlaştıran değil, tam aksine sahadaki imkân ve kabiliyetleri güçlendiren enstrümanlar” olarak tanımladı. Türkiye’nin yaklaşık yarım asırdır ciddi bedeller ödediği terör sorunundan tamamen kurtulabilmesi için hem askeri hem siyasi hem de toplumsal zeminde eş zamanlı adımlar atılması gerektiğini söyledi.
“Cumhur İttifakı olarak, terör tehdidini ülkenin ve bölgenin gündeminden kalıcı olarak çıkarmak için üzerimize düşeni yapmaya devam edeceğiz.” diyen Erdoğan, güvenlik politikası ile iç siyasi dengelerin birbirine feda edilmeyeceğini vurguladı.
DEM PARTİ GÖRÜŞMELERİ VE MİLLİ DAYANIŞMA KOMİSYONU
Cumhurbaşkanı, son dönemde yürütülen temaslara da işaret ederek, DEM Parti milletvekilleri Pervin Buldan ve Mithat Sancar ile Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde yapılan görüşmenin “yapıcı bir atmosferde” geçtiğini aktardı. Bu temaslarda, sürecin hassasiyetle yürütülmesi gerektiği konusunda ortak kaygıların paylaşıldığını belirtti.
Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’nun 5 Ağustos’tan bu yana yürüttüğü çalışmaları önemli bir platform olarak niteleyen Erdoğan, bu komisyon çatısı altında farklı görüşlerin dile getirilmesinin, sürece dair tüm tarafların dinlenmesinin kıymetli olduğunu söyledi. Komisyonun, karar vericilere rehberlik edecek ciddi bir bilgi birikimi oluşturduğunu, hazırlayacağı kapsamlı rapor ve hukuki yol haritasının önümüzdeki dönemi şekillendireceğini ifade etti.
Erdoğan, “Biraz daha cesaret, biraz daha gayret ve özgüvenle bu süreci başarıyla neticelendireceğimize inanıyorum.” sözleriyle hem siyasi hem toplumsal normalleşme adına yürütülen çalışmaların arkasında durduğunu gösterdi.
FİLİSTİN VE UNRWA KARARI: ANKARA’DA YENİ ADIM
Konuşmasının dış politika boyutunda ise Filistin başlığı öne çıktı. Erdoğan, Birleşmiş Milletler’e bağlı Filistinli mültecilere yardım ajansı UNRWA’nın Ankara’da ofis açmasına ilişkin anlaşmanın Meclis’te onaylandığını hatırlatarak, bunun Türkiye’nin Filistin davasına verdiği desteğin yeni bir göstergesi olduğunu söyledi.
Türkiye’nin Filistinlilerin hak, adalet ve özgürlük mücadelesine her platformda sahip çıktığını vurgulayan Erdoğan, alınan kararın hem diplomatik hem insani boyutuyla önemli olduğuna dikkat çekti.
2026 BÜTÇESİ: DEZENFLASYON VE SOSYAL DESTEK ODAKLI ÇERÇEVE
Erdoğan, konuşmasının ekonomi boyutunda 2026 yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu teklifinin ayrıntılarını öne çıkardı. 2026 bütçesinin, AK Parti hükümetlerinin hazırladığı 24’üncü, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi döneminin ise 8’inci bütçesi olduğunu belirterek, bunun siyasi istikrar ve kurumsal sürekliliğin bir göstergesi olduğunun altını çizdi.
Bütçe tasarısının ana eksenini; fiziki altyapının güçlendirilmesi, beşeri sermayenin geliştirilmesi ve üretim kapasitesinin artırılması olarak özetleyen Erdoğan, deprem hariç harcamaların kontrol altında tutulacağını, kamu açığının kademeli biçimde düşürüleceğini ve dezenflasyon sürecinin maliye politikasıyla destekleneceğini ifade etti.
2026 yılı için bütçe giderlerinin 18 trilyon 929 milyar lira, gelirlerin ise 16 trilyon 216 milyar lira düzeyinde öngörüldüğünü söyleyen Erdoğan, deprem kaynaklı geçici bozulmanın ardından bütçe açığının yeniden uzun dönem ortalamalarına yaklaştırıldığını dile getirdi.
SOSYAL YARDIM, DOĞALGAZ, ELEKTRİK VE KONUT POLİTİKASI
Cumhurbaşkanı, bütçenin sosyal politikalar ayağını detaylandırırken, sosyal yardım ödeneklerini 2026’da 917 milyar liraya yükselttiklerini, bunun bütçenin yaklaşık yüzde 4,8’ine karşılık geldiğini belirtti. Ailenin korunması, çocukların desteklenmesi ve kadının güçlendirilmesine dönük programlara yapılan kaynak artışlarına özellikle dikkat çekti.
Sosyal konut projeleri için 100 milyar liralık kaynak ayrıldığını hatırlatan Erdoğan, enerji faturalarına sağlanan destekleri de rakamlarla anlattı. Mesken aboneleri için doğalgazda faturanın yaklaşık yüzde 43’ünün, düşük kademeli elektrik tüketiminde ise yüzde 57’sinin devlet tarafından sübvanse edildiğini, 2026 yılında elektrik ve doğalgaz destekleri için toplam 373 milyar lira kaynak öngörüldüğünü kaydetti.
TARIM, REEL SEKTÖR VE YATIRIM ÖDENEKLERİ
Tarım ve üretim ekonomisi ekseninde konuşan Erdoğan, 2026’da tarım sektörü yatırım ödeneğinin 190 milyar liraya çıkarıldığını, bunun 122 milyar lirasının tarımsal sulama projelerine ayrıldığını açıkladı.
Tarımsal destek programları için 168 milyar lira ödenek planlandığını belirten Erdoğan, reel sektöre yönelik desteklerin de 493 milyar lira seviyesine ulaşacağını ifade etti. Bu çerçevede üretim, ihracat ve istihdamı önceleyen yatırımların bütçe öncelikleri arasında yer aldığını vurguladı.
EĞİTİM, SAĞLIK VE YEREL YÖNETİMLERE REKOR PAY
Erdoğan, 2002’den bu yana eğitim harcamalarını birinci öncelik olarak gördüklerini hatırlatarak, 2026 yılında eğitim bütçesinin 2 trilyon 896 milyar liraya çıkarıldığını, böylece toplam bütçe içinden eğitime yüzde 15,3 ile en büyük payın ayrıldığını söyledi.
Sağlık hizmetlerine 1 trilyon 594 milyar lira kaynak tahsis edildiğini dile getiren Erdoğan, vatandaşa sunulan sağlık altyapısı ve hizmet kalitesini daha da iyileştirmeyi hedeflediklerini vurguladı. Mahalli idarelere ayrılan kaynağın da 1 trilyon 657 milyar liraya yükseltildiğini, bu tutarın bütçedeki payının 2002’deki yüzde 4 seviyesinden 2026’da yüzde 8,8’e çıktığını ifade etti.
Bu çerçevede yerel yönetimlerin altyapı, ulaşım, çevre ve şehircilik yatırımlarını sürdürmeleri için merkezi bütçeden önemli bir finansman desteği sağlandığını belirtti.
FAİZ YÜKÜ VE BORÇ YAPISI: 2002–2026 KARŞILAŞTIRMASI
Erdoğan, 23 yıllık dönemde kamu maliyesindeki dönüşümü anlatırken, faiz yükünün bütçe içindeki payına ve borç stokunun seviyesine dikkat çekti. 2002 yılında bütçe giderleri içinde faiz harcamalarının payı yüzde 43,2 iken 2026 yılı bütçesinde bu oranın yüzde 14,5’e gerilediğini söyledi.
GSYH’ye oranla faiz harcamalarının 2002’de yüzde 14,3 düzeyindeyken 2026’da yüzde 3,5’e düşeceği öngörüsünü paylaştı. Vergi gelirleri açısından da benzer bir iyileşme yaşandığını dile getirerek, 2002 yılında toplanan her 100 liralık verginin 85,7 lirasının faize gittiğini, 2026’da ise bu tutarın 19,9 liraya inmesinin beklendiğini aktardı.
Bu çerçevede, “2026 yılı bütçemizin yaklaşık 29 milyar liralık faiz dışı fazla ile kapanmasını bekliyoruz.” ifadesini kullanarak, mali disiplinin devam edeceği yönünde mesaj verdi.
23 YILLIK SİYASİ DENGE VE EKONOMİK İSTİKRAR VURGUSU
Konuşmasının son bölümünde siyasi bilançoya dönen Erdoğan, 3 Kasım 2002 seçimlerinden bu yana geçen 23 yılda AK Parti iktidarını “uzun süreli istikrar dönemi” olarak tanımladı. 1950–2002 arasındaki 52 yıllık süreçte 39 hükümet kurulduğunu hatırlatarak, ortalama her 16 ayda bir kabine değişen bir tabloya işaret etti. Bu dönemde Türkiye’nin darbeler, koalisyon krizleri ve siyasi belirsizlikler nedeniyle yatırım çekmekte zorlandığını, büyük altyapı projelerinin hayata geçirilemediğini savundu.
AK Parti’nin tek başına iktidara gelişini “toplumun değişim talebinin sonucu” olarak nitelendiren Erdoğan, eğitimden sağlığa, ulaşımdan savunma sanayiine kadar birçok alanda son 23 yılda önemli atılımlar yapıldığını dile getirdi.
Gezi olayları, 17–25 Aralık süreci ve 15 Temmuz darbe girişimi gibi kırılma anlarının hem siyasette hem ekonomide maliyet yarattığını belirten Erdoğan; tüm bu süreçlere rağmen kamu maliyesi, altyapı yatırımları ve savunma projelerinde çizginin korunmasını “siyasi irade ve kararlılık” olarak değerlendirdi.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi üzerinden mevcut yerel yönetim tartışmalarına da atıf yapan Erdoğan, belediyenin kaynak kullanımına ve dış bağlantılarına yönelik eleştirilerini yineledi; iktidarın bu anlayışla mücadele ederken bir yandan da kamu hizmetlerini aksatmadan sürdürmeye çalıştığını vurguladı.
Genç seçmene ayrıca seslenen Erdoğan, seçim süreçlerinin şeffaf, güvenilir ve katılımcı olduğunun altını çizerek çok partili siyasi hayat, seçim güvenliği ve temsil mekanizması üzerinden demokrasi vurgusu yaptı.
