Hazine ve Maliye Bakanı Şimşek: Türkiye’ye bütün yatırımcılardan ve kesimlerden yoğun ilgi var
Hazine ve Maliye Bakanı Şimşek, Türkiye’ye bütün yatırımcılardan ve kesimlerden yoğun ilgi olduğunu belirterek, “Bu, son dönemde bir miktar fon akışına dönüştü. Önümüzdeki dönemde bunun yoğunlaşmasını bekliyoruz.” dedi.
Londra’da gerçekleştirdiği temaslara ilişkin bilgi veren Şimşek, Türkiye’ye büyük ilgi olduğunu ve 100’ün üzerinde yatırımcıyla yoğun temaslarda bulunduğunu söyledi. Türkiye’nin potansiyeline dikkati çeken Şimşek, “Büyük bir piyasa, potansiyeli çok güçlü olan bir ekonomi. Dolayısıyla ilgi büyük. Uzun süredir de çeşitli nedenlerle özellikle portföy yatırımcılarının uzak durduğu bir piyasa. Algıda bir değişiklik var mı? Ciddi bir iyileşme var.” diye konuştu.
Şimşek, programlarının ana hedefinin sürdürülebilir yüksek büyüme olduğunu, bu hedefe ulaşırken tek haneli enflasyon, bunu destekleyen maliye politikası, rezerv birikimi ve kur korumalı mevduattan (KKM) çıkış gibi birbiriyle entegre bütüncül bir yaklaşım izlediklerini belirtti.
“Çözüm üretecek bir program”
Yapısal, yeşil ve dijital dönüşümlerin ciddi fırsat içeren alanlar olduğuna işaret eden Şimşek, “Bütün yatırımcılardan, bütün kesimlerden ilgi çok yoğun. Bu, son dönemde bir miktar fon akışına dönüştü. Önümüzdeki dönemde bunun yoğunlaşmasını bekliyoruz. Çünkü, uygulama anlamında programın erken aşamasındayız. Maliye politikasında ve para politikasında çok güçlü adımlar attık. Enflasyonu çıpalayacak eşiklere doğru geliyoruz. Bundan sonrasına bakmamız lazım. İnanıyorum ki bu özellikle ülkemize kalıcı, uzun vadeli kaynak noktasında çözüm üretecek bir program.” değerlendirmesinde bulundu.
Şimşek, Orta Vadeli Program’da (OVP) yapısal reformları bir takvime bağladıklarını anımsatırken, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Öngörülebilir ve kurala dayalı olduk ve bundan ötürü de güven arttı. Tabii ki biraz zaman alacak. İçinde bulunduğumuz küresel konjonktür rüzgarın arkadan estiği bir konjonktür değil. Karşı taraftan esen çok güçlü rüzgarlar var. Bizim ticaret ortaklarımızda büyüme oldukça cılız. Avro Bölgesi’nde büyüme yüzde 1’in altında. İhracat üzerinde daha yüksek sürdürülebilir büyümeyi konuşurken dış talep zayıf, küresel finansal koşullar sıkışık. Doların güçlenmesi son dönemde aleyhimize. Petrol fiyatlarında son dönemdeki yükseliş yine bir karşı rüzgar.”
İsrail-Filistin çatışmasının ekonomiye etkisine ilişkin de değerlendirmede bulunan Şimşek, “Bölgemizdeki çatışma ortamı olumlu olamaz. Bunun geçici olmasını ve sınırlı olmasını temenni ediyoruz. Çatışmanın başka yerlere sirayet etmemesi önemli. Petrol fiyatlarında, enerji fiyatlarındaki yükseklik yakın dönemde arz kısıntılarından kaynaklanıyor. Bu belirsizlik, bu çatışmaların geçici olumsuz etkisi olabilir. Ama esas belirleyici olan büyümedir, taleptir. Şimdi talebin zayıf olduğu bir dönemdeyiz. Ben kalıcı 1970’li yıllar tarzı bir petrol şoku öngörmüyorum. Kalıcı bir etkisi o anlamda sınırlı olur. Kısa vadeli baktığın zaman tedirginliğe yol açıyor. Bu da bir belirsizlik. Bu da olumsuz bir faktör. Biz zaten o nedenle ülkemizde bu programla ekonomimizin temellerini sağlamlaştırmaya çalışıyoruz.” ifadesini kullandı.
Şimşek, KKM’den çıkışın başladığını, rezervlerde de 22 milyar doların üzerinde bir artış olduğunu söyledi. Büyümedeki yeniden dengelemeyle ithalatın azalacağını, altına olan ilginin de düşeceğini belirten Şimşek, bunun sonucunca dış ticaret ve cari açığın azalacağını dile getirdi. Şimşek, son 20 yılda yıllık 8 milyar dolar olan altın ithalatının 2023’te 30 milyar dolar olduğuna işaret ederek, buradaki en ufak normalleşmenin cari açığın milli gelire oranını en az yüzde 1 azaltacağını bildirdi.
Finans dışı reel sektörün net döviz pozisyon açığının 2017 yılında 213 milyar dolara kadar çıktığını, bu sene ise 79 milyar dolara kadar düştüğünü dile getiren Şimşek, “Neredeyse 2000’li yılların başlarındaki seviyeye gerilemiş durumda. Türk lirasının bu saatten sonra kalıcı olarak değer kaybı için bir sebep kalmayacak. Çünkü bugünkü mevduat faizleri iyi. Geriye dönük enflasyondan bahsetmiyorum, geleceğe yönelik enflasyona bakmamız lazım. Reel faiz patikasına girmiş durumdayız.” dedi.
Yıl sonu için yüzde 65’lik enflasyon tahmininin hala geçerli olduğuna işaret eden Şimşek, “Bizim enflasyonu mutlaka tek haneye, ondan sonra da düşük tek haneye indirip ülkemizin küresel piyasalardan ve içeriden kalıcı uzun vadeli kaynağa erişimini sağlamamız lazım.” ifadesini kullandı.
“Memurumuzu, işçimizi, emeklimizi enflasyona ezdirmeyeceğiz”
Bakan Şimşek, emeklilere yapılacak 5 bin liralık ödemeye ilişkin bilgi verirken şunları söyledi:
“Bütçe imkanlarını sonuna kadar zorladık. Önemli sayılacak tek seferlik ödeme kararlaştırıldı. Emeklilerimiz, bütün çalışanlarımız için bir sözümüz var. Memurumuzu, işçimizi, emeklimizi hiçbir şekilde enflasyona ezdirmeyeceğiz. Bu bizim taahhüdümüz. Ama onun ötesinde refahtan pay alınması önemli. Bunun paylaşımı noktasında da şartlarımızı yakın dönemde zorladık. En düşük emekli maaşı Aralık 2022’de 3 bin 500 liraydı. Bugün 7 bin 500 lira. Enflasyon yüzde 65 bile olsa enflasyonun iki katı oransal artıştan bahsediyorsunuz. En düşük memur maaşı da bu sene yine manşet enflasyonun en az iki katı kadar arttı. Reel olarak bizim büyümemizin çok ötesinde, bu sene toplumun bütün kesimlerine, işçimize, memurumuza, asgari ücretlimize, emeklimize reel olarak çok büyük artışlar verdik. Önümüzdeki dönemde emeklilerimizi önceliklendireceğiz.”
Enflasyonun kalıcı şekilde tek haneye indirilmesi için gelirler politikasının hedefle uyumlu olmasının önemine dikkati çeken Şimşek, yüksek ücret artışlarının yüksek enflasyona neden olduğunu, bu kısır döngünün kırılması gerektiğini dile getirdi. Şimşek, “Bu kısır döngüyü sadece ücret politikaları üzerinden değil, para politikasını rasyonelleştirerek kıracağız. Maliye politikasında harcamaları kontrol edeceğiz, kamuda tasarrufla yapacağız.” ifadesini kullandı.
Şimşek, dış kaynak imkanı olan dost ve kardeş ülkelerle ikili diyaloğa girdiklerini, Birleşik Arap Emirlikleri ile 50,7 milyar dolarlık bir çerçeve programı sonuçlandıklarını anımsatırken, “50,7 milyar doların 27 milyar doları yenilenebilir enerjiye gidecek. Bu, Türkiye’de yeşil dönüşüm için, ülkemizin enerjide dışa bağımlılığını azaltmak, cari açığı azaltmak için en önemli hedefimiz. Şimdi biz bu hedefi yıllara yayabilirdik. İçerideki kaynaklarla yapabilirdik. Şimdi ne yapıyoruz? Bu hedefleri öne çekiyoruz. Yani Türkiye’nin yeşil dönüşümünü öne çekiyoruz. Yakında Avrupa Birliği karbon vergisini uygulamaya koyabilir. Bizim ona hazırlıklı olmamız lazım. Sanayimizi korumamız, bu türden vergilere karşı hazırlıklı hale getirmemiz lazım.” diye konuştu.
Programın ikinci büyük kaleminin, afet riskinin azaltılması ve deprem yaralarının sarılmasına gidecek 8,5 milyar dolar olduğunu belirten Şimşek, 3 milyar doların da ihracatın desteklenmesi ve finansmanı için kullanılacağını söyledi.
“Abu Dabi, Doha ve Riyad’a gideceğim”
Şimşek, gelecek 1-2 hafta içinde Abu Dabi, Doha ve Riyad’a gitmeyi planladığını da ifade etti. Dünya Bankası toplantıları için yarın Marakeş’e gideceklerini dile getiren Şimşek, “Daha sonra Fransa’da Alman, Fransız yatırımcılarla bir zirve var. Bir günlüğüne oraya da gideceğim. Gitmedik yer bırakmayacağız, çünkü bizim derdimiz Türkiye’ye doğrudan yatırımları artırmak. Yakında Uzak Doğu’ya da gitmeyi planlıyoruz.” dedi.
Zamanının önemli kısmını dünyaya ekonomi programını anlatıp ülkeye kalıcı kaynak getirmek için harcadığını bildiren Şimşek, şunları kaydetti:
“Bizim için önemli olan, firmalarımızın uzun vadeli sermaye benzeri kaynağa makul bir maliyetle erişmesi. Bakın hedef bu. Onun için fiyat istikrarı var. Bunun için bütçe lazım. Bunun için öngörülebilirlik lazım ve bunun için de rasyonel politikalar lazım. Bunun için uluslararası normlara uygun politika çerçevesi lazım. Bu hususların tamamında ilerleme var, tamamında yol kat ettik.”