“SAATLERİ AYARLAMAMA ENSTİTÜSÜ”: KALICI YAZ SAATİ SÜRDÜRÜLEBİLİR Mİ?

Dünyada 70’ten fazla ülke yılda iki kez yaz ve kış saati uygulaması kapsamında saatleri ileri veya geri alıyor.

Avrupa ülkelerinde konuyla ilgili tartışmalar uzun yıllardır sürse de hemen hemen tamamı bu yıl da 25 Ekim Pazar günü kış saatine geçiş çerçevesinde saatleri bir saat geri aldı.

Türkiye, Rusya ve Hindistan’ın da aralarında bulunduğu bir grup ülke ise saat değişikliği uygulamasını kaldırarak yıl boyu yaz saatini kullanmaya karar verenlerden.

Türkiye’de yaz saati uygulaması 1972 yılından 2016 yılına kadar aralıksız uygulanırken, 2016 yılı eylül ayında Resmi Gazete’de yer alan Bakanlar Kurulu kararı ile sürekli yaz saatine geçme kararı alınmıştı.

“Uygulama ile 540 milyon ila 800 milyon liralık tasarruf sağladık”

2015-2018 yıllarında Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı olarak da gören yapan Hazine ve Maliye eski Bakanı Berat Albayrak’ın en bilinen icraatlarından olan yaz saati uygulamasıyla ilgili sözleri çok tartışılmıştı: Albayrak, “Bu uygulama ile 540 milyon ila 800 milyon liralık bir tasarruf sağladık. Bu, işin sadece ekonomik boyutu” diye konuşmuştu.

DÜNYADA NASIL? 

Yaz Saati Uygulaması (Daylight Saving Time/DST), gündüz saatlerini uzatarak elektrik kullanımını azaltmayı amaçlayan bir sistem.

Bugün dünyada, aralarında ağırlıklı olarak gelişmiş ülkelerin yer aldığı 70’ten fazla ülke yaz/kış saati uygulamasına devam ediyor.

Ülkeler bu kapsamda yılın yaklaşık sekiz ayı DST’yi takip ederken, kalan dört ay güneş ışığından tam olarak yararlanmak için tekrar standart saate dönüyor.

Yaz saatinin fikrini tarihte ilk olarak 1784’te ABD’nin Fransa elçisi olan Benjamin Franklin’in,dönem aydınlatma için kullanılan mumdan tasarruf etmek amacıyla ortaya attığı söyleniyor.

Ancakuygulamanın resmi olarak ilk kez 1916’da, Birinci Dünya Savaşı sırasında kömürden tasarruf etmek için Almanya’da, hayata geçirildiği kabul ediliyor. 

Uygulamanın Avrupa genelinde standart hale gelmesi ise 1981 yılını buldu. O dönem yapılan düzenleme ile saatlerin her yıl Mart ayının son Pazar günü bir saat ileri, Ekimin son Pazar günü ise bir saat geri alınması kararlaştırıldı. 

AVRUPA’DAKİ TARTIŞMALAR

Öte yandan özellikle son yıllarda Avrupa’da kış saati uygulaması konusunda tartışmalar yaşanmıyor değil.

Avrupa Birliği, 2019‘da Avrupa Parlamentosunda alınan bir karar gereğince yaz-kış saati uygulamasına 2021 yılında son verilmesini hedefliyor. Ancak bunun için yaz saatinin mi yoksa kış saatinin mi esas alınacağı konusunda henüz netlik yok.

Avrupa Birliği, daha önce üye ülkelere 2020’ye kadar yaz ve kış saati arasında bir tercihte bulunmalarını ve 28 Mart 2021’den itibaren tek saat uygulamasına geçmelerini tavsiye etmişti.

ABD’DE NASIL?

Yaz ve kış saati olmak üzere iki ayrı saat uygulamasına sahip olan ülkelerden biri de ABD.

Ülkede her yıl Mart ayının ikinci Pazar günü saat 02:00’de saatler bir saat ileri alınırken, Kasımın ilk Pazar günü saat 02:00’de bir saat geriye ayarlanıyor.

ABD’deki eyaletlerin birçoğu bu yıl 1 Kasım Pazar günü saatleri bir saat geri alarak kış saatine geçti.

KARŞI ÇIKANLARIN ARGÜMANI NE?

Avrupa gibi ABD’de de yaz ve kış saati uygulaması konusu her dönem tartışılan konular arasında.

Genel olarak uygulamanın enerji tüketimini azaltmaya yardımcı olduğu düşünülse de buna karşı çıkanlar, tasarruf edilen enerji miktarının söz konusu sistemi dünya çapında uygulama zahmetine değip değmeyeceği konusunda çekimser.

ABD Enerji Bakanlığı 2008’de DST’nin Nisan-Ekim arasından Mart-Kasım ayları arasına toplamda dört hafta uzatılmasının, günlük kullanılan elektrikte yaklaşık yüzde 0,5 tasarruf sağladığını hesapladı.

Bu oran yüzde olarak küçük görünse de toplamda 1,3 milyar kilovatsaate karşılık geldiği ve ABD’de yıl boyunca 100 binden fazla hane tarafından kullanılan elektrik miktarına eşit olduğu kaydedildi.

Öte yandan aynı yıl Ulusal Ekonomik Araştırma Bürosu (National Bureau of Economic Research) tarafından yapılan bir araştırma, DST’nin aslında elektrik talebini artırdığını ortaya koydu. Buna gerekçe olaraksa saat uygulamasının aydınlatma ihtiyacını azaltırken ısıtma ve soğutma talebini artırdığını, bu nedenle iki uygulama arasında elektrik tüketimi açısından anlamlı bir fark olmadığı gösteriliyor.

Bazı uluslararası çalışmalar ise DST uygulamasının etkilerinin evrensel bir nitelik taşımadığı ve ülkeden ülkeye değişiklik gösterdiği sonucuna varıyor. Buna örnek olarak İsveç ve Norveç’te yaz saatinin elektrik kullanımında azalmaya, Indiana’da ise artışa neden olması gösteriliyor.

2011 tarihli bir araştırmada DST’nin Norveç ekonomisine yılda 16.1 milyon, İsveç ekonomisine ise 30.1 milyon Euro tasarruf sağladığı hesaplanmıştı.

TÜRKİYE’DEKİ TARTIŞMALAR

Kalıcı yaz saati uygulaması, Türkiye’de özellikle sosyal medya gündeminde son günlerde hararetli bir şekilde tartışılıyor.

Çok sayıda insan sabah karanlıkta işe gitmekten ya da çocuğunu okula göndermekten şikayet ederek kış saati uygulamasına geri dönülmesini talep ediyor.

Konu, enerji tüketimi ve ekonomi bağlamında olduğu kadar özellikle salgın gölgesinde psikolojik etkileriyle de değerlendiriliyor.

AKADEMİK ÇALIŞMALAR NE DİYOR?

Yaz/kış saati konusunda dünyada ve Türkiye’de çok sayıda akademik araştırma ve makale bulunuyor.

European Journal of Science and Technology dergisinde 2014 yılında yayınlanan “Yaz ve Kış Saati Uygulamasının Türkiye için Değerlendirilmesi” başlıklı makalede, “yaz/kış saati uygulamasının diğer sosyo-ekonomik sıkıntıları da düşünüldüğünde yıl boyu sabit yaz saati (GMT+3) uygulamasının daha faydalı olduğu” savunuluyor.

Makalede, “ülke genelinde tüm illerde yaşayan toplam nüfusu dikkate alarak yapılan araştırmada, “hali hazırda kullanılan yaz/kış saat uygulamasının gün ışığından daha fazla faydalanma için yeterli olmadığı görülmüştür” deniyor. 

Gülsüm Akarsu ve Nebile Korucu Gümüşoğlu tarafından Gümüşhane Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisinde yayımlanan 2019 tarihli “Yaz Saati Uygulamasının Ekonomik Sonuçları: Türkiye Örneği” başlıklı çalışmada ise kalıcı yaz saatine geçme kararının ekonomik büyüme ve işgücü verimliliği üzerindeki etkileri inceleniyor.

Makale, politika değişikliğinin GSYİH büyüme oranı üzerinde olumlu ve anlamlı bir etkisi olduğu sonucuna varıyor.

Economic Research Forum’da Mart 2019’da çıkan Cevat Giray Aksoy, Çağatay Bircan ve Elisa Wirsching imzalı makalede ise söz konusu politika değişikliğinin “Türkiye’de enerji tüketimini ne artırdığı ne de azalttığı” belirtiliyor.

Öte yandan araştırmanın sonuçları, yaz saatini tüm yıl boyunca korumanın güçlü bir “gün içi yeniden dağıtım etkisi” yaptığını tespit ediyor. Buna göre bu yöntemle elektrik tüketimi sabahları önemli ölçüde artarken, öğleden sonra ve akşam erken saatlerde azalıyor.

Çalışma, kalıcı yaz saatine geçişin özellikle sabahın erken saatlerinde kömür ve gazla çalışan santrallerin sağladığı elektrik miktarını önemli ölçüde azalttığı bulgusuna da ulaşıyor.Bununla birlikte hidroelektrik gibi yenilenebilir kaynaklardan elektrik üretiminin de önemli ölçüde arttığı ifade ediliyor.

Tüm bunların, sera gazı emisyonlarında günde yaklaşık 36 bin 560 tonluk bir azalmaya neden olduğu savunularak, “politika değişikliğinin elektrik kullanımı üzerindeki genel etkisi ihmal edilebilir düzeydeyken, elektrik yükünün dağılımı ve dolayısıyla Türkiye’nin elektrik üretimi ve sera gazı emisyonları üzerinde önemli olumlu etkileri vardır” ifadesine yer veriliyor.

GÜNÇAVDI: EKONOMİK MANTIĞI AKLA YATKIN BULMUYORUM

İTÜ İşletme Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Öner Günçavdı, konuyla ilgili EKOTÜRK’e yaptığı değerlendirmede kalıcı yaz saati uygulamasına dayanak olarak zamanında İTÜ tarafından Enerji Bakanlığı’na sunulan raporun kullanıldığını hatırlatırken, ortaya konulan ekonomik mantığı ‘bir iktisatçı olarak çok akla yatkın bulmadığını’ söyledi.

Prof. Dr. Günçavdı şöyle devam etti:

Yıllar boyu kış/yaz saat uygulaması yapıldığında ülkenin yaptığı enerji tasarrufu gerekçe gösterilir ve kamuoyu ile bu bilgiler paylaşılırdı.  Ben bildim bileli bu şekilde enerji tasarrufu yaptık ki ben de buna inanırım. Bir olgu ancak verilerden teyit edilebilir. Ama bize birden, sanki dünya başka bir galaksiye geçmiş ve uzaydaki konumumuz değişmiş gibi, yıllardır yaptığımız söylenen tasarrufların aslında yapılmadığı, saat uygulamasına son verilmesiyle çok daha fazla tasarruf yapılacağı söylenmeye başladı. Taban tabana zıt iki tez. Bu mümkün mü? İlla ki birinden biri doğru değil. Maalesef bugüne kadar bu konuda ikna edici bir açıklama da yapılamadı.”

Kalıcı yaz saatinin gündelik uygulamalar açısından da çok etkin bir yöntem olmadığını düşünen Prof. Dr. Öner Günçavdı, “Bu uygulamanın Batılı ülkelerde de hayata geçirileceği söylenmişti ama şu ana kadar başka ülkede ben görmedim, duymadım” diye konuştu.

OĞUZ: SAATLERİ AYARLAMA ENSTİTÜSÜ’NÜ TEKRAR OKUMAK LAZIM!

Konuyu daha önce de zaman zaman gündeme getiren Dünya Gazetesi Yayın Kurulu Başkanı Şeref Oğuz da kalıcı yaz saatinin sağladığı faydalar konusuna şüpheli yaklaşanlardan.

Oğuz, EKOTÜRK’e yaptığı değerlendirmede şunları söyledi:

1970’li yıllarda mevsimsel saat değişimi daha dramatikti. Çünkü enerji kaynakları genelde hidroelektrik santrallerdi ve sayıları yetersizdi. Gün ışığından azami yararlanmak amacıyla kış aylarında 2 saat geri alınır, yaz aylarında 1 saat ileri alınırdı. Gelişen ve çeşitlenen enerji kaynakları sayesinde gün ışığından yararlanma yönünde saat ayarı; yaz-kış diye belirlendi ve değişim aralığı 1 saat ile sınırlandı. Zira uluslararası uçuşlar, borsalar ve ekonominin ihtiyaçları, senkronize olmak zorunda idi. Sonra Enerji Bakanı Berat Albayrak geldi, kış saatini kalıcı hale getirdi. Tezi; enerji tasarrufu için yaz olsun kış olsun, günışığından azami yararlanılması idi. Peki; işe yaradı mı? 

İTÜ’nün sonuçlarına göre %1,95’lik tasarruf sağlandığı açıklansa da bu diğer bilimsel çalışmalarla teyit edilemedi. Olan; Türkiye’nin yaz aylarında Greenwich ile olan zaman aralığını 3’e çıkarmak oldu. Dünya ile tam entegre olamadık. Bu da borsalarda Türkiye için özel yazılımlar üretilmesine sebebiyet verdi. Orta Doğu ülkeleriyle zaman dilimdaşı olduk, Batı’dan 1 saat daha uzaklaştık. Sosyal etkileri ise üzerine gün doğmadan çocuklarımızı okullara göndermek, karanlıkta yollara dökülmek ve daha pek çok psiko-sosyolojik maliyetler… Bunların tümü, saat dilimlerini dahi ideolojiye alet etme saplantısı. Ahmet Hamdi Tanpınar’ın, “Saatleri Ayarlama Enstitüsü” kitabını bir kez daha okumak lazım…”

Haber: Feyza Gümüşlüoğlu