SALGIN SONRASI DÜNYA EKONOMİSİ NASIL OLACAK?

Koronavirüs salgını dünya ekonomilerini derinden sarsarken, krizin neden olduğu ekonomik sorunlar salgın bittikten sonra da kolay kolay geçecek gibi görünmüyor.
Salgının ekonomik ve finansal düzeni sonsuza dek değiştireceği pek çok sosyal bilimci tarafından savunulurken, Foreign Policy dergisi konuyla ilgili önde gelen ekonomistlerin görüş ve tahminlerini derledi.
Nobel ödüllü ünlü iktisatçılar ile IMF Baş Ekonomisti, salgın sonrası ekonomik düzenin nasıl olacağına dair öngörülerini paylaştı.
Columbia Üniversitesi ekonomi profesörü, Nobel ödüllü iktisatçı Joseph E. Stiglitz:
Ekonomistler sınırların olmadığı küreselleşen dünyada kendi ülkemizde bir şey olursa başka ülkelere dönebileceğimizi savundu. Şimdi salgınla birlikte maske ve tıbbi ekipman tedariki mücadelesinde aniden sınırlar önem kazanmaya başladı. Koronavirüs, temel siyasi ve ekonomik birimin hala ulus-devlet olduğuna dair güçlü bir uyarı oldu.
Görünüşte verimli tedarik zincirleri oluşturmak adına zincirdeki her bir parça için dünyadaki en düşük maliyetli üreticiyi aradık. Ama ileri görüşlü davranamadık, iyi çeşitlendirilememiş, esnek olmayan ve olası kesintilere karşı savunmasız bir sistem yarattık.
Oysa 2008 mali krizinden dirençli olma adına öğrenmemiz gereken çok ders vardı. Küçük şokları absorbe etmede iyi olan, birbirine bağlı bir finansal düzen kurduk ancak sistematik olarak kırılgandı. Eğer o dönem kurtarmak için hükümet devreye girmeseydi, emlak balonu patladığında sistem tamamen çökecekti. Görünüşe bakılırsa dersimizi tam olarak alamamışız.
Bu salgının ardından inşa edeceğimiz ekonomik sistemin biraz daha ileri görüşlü, daha dayanıklı ve ekonomik küreselleşmenin siyasi küreselleşmeyi epey geride bıraktığı gerçeğine karşı daha duyarlı olması gerekecek. Durum böyle olduğu sürece ülkelerin küreselleşmenin nimetlerinden yararlanmak ile kendi kendilerine yetebilme arasında daha iyi bir denge için çaba göstermesi gerekecek.
Yale Üniversitesi ekonomi Profesörü, Nobel ödüllü iktisatçı Robert J. Shiller:
Tarihte zaman zaman, çoğunlukla da savaş dönemlerinde meydana gelen köklü değişiklikler vardır. Şu anda düşman yabancı bir güç değil bir virüs olmasına rağmen COVID-19 salgını, dünyada bu tür değişikliklerin aniden mümkün olduğu bir savaş zamanı atmosferi yarattı.
Bu tür zamanlar sadece ülke içindeki değil, virüs gibi ortak bir düşman söz konusu olduğundan farklı ülkelerdeki insanları da bir araya getirir. Gelişmiş ülkelerde yaşayanlar, benzer bir deneyimi paylaştıkları için fakir ülkelerde yaşayanlarla daha fazla empati kurabilir. Salgın ‘Zoom’ gibi dijital platformlar yoluyla da bizleri bir araya getiriyor. Dünya aniden daha küçük ve daha samimi bir hal aldı.
Pandemi, küresel eşitsizliği durdurmak için daha etkili önlemler de dahil olmak üzere, sorunlarla başa çıkmada yeni yollar ve kurumlar yaratmak için bir fırsat sunuyor. Birçok ülkede hükümetin bireylere yaptığı acil durum ödemeleri, belki de evrensel temel gelire giden bir yoldur. ABD’de daha iyi ve evrensel bir sağlık sigortası için ivme kazandırılmış olabilir.
Hepimiz bu savaşta aynı taraftayız, şimdi ülkeler arasında daha iyi bir risk paylaşımına izin veren yeni uluslararası kurumlar inşa etmek için gerekli motivasyonu bulabiliriz. Savaş zamanı atmosferi kaybolacak, ancak bu yeni kurumlar yaşamaya devam edecektir.
IMF Baş Ekonomisti Gita Gopinath:
Sadece birkaç hafta içinde dramatik bir olaylar zinciri; trajik yaşam kayıpları, felç olan küresel tedarik zincirleri, müttefikler arasındaki tıbbi malzeme sevkiyatları ve 1930’lardan bu yana en derin küresel ekonomik daralma, açık sınırların tüm zayıf yanlarını ortaya serdi.
Şayet daha entegre bir küresel ekonomiye verilen destek COVID-19 öncesinde azalmaya başladıysa, bu salgın muhtemelen küreselleşmenin avantaj ve dezavantajlarının yeniden değerlendirilmesini hızlandıracak.
Küresel tedarik zincirlerinin parçası olan firmalar, karşılıklı bağımlılıklarından kaynaklanan risklere ve aksaklıklardan kaynaklı büyük kayıplara bire bir tanık oldular. Gelecekte bu firmaların olası risklerini daha fazla dikkate alması muhtemel. Bu da daha yerel ve sağlam – ama daha az küresel- tedarik zincirleri demek.
Küreselleşmenin getirdiği sermaye akışlarından yararlanan gelişmekte olan piyasalarda, yaşanan ani ekonomik durgunluğun sonuçlarından korunmak için yeniden daha sıkı sermaye kontrolleri görme riskimiz var.
Salgın nedeniyle dünya çapında sınır önlemleri ortaya çıkarken, insanlar bireysel risklerini değerlendirebilir ve yarım yüzyıllık uluslararası hareketliliği tersine çevirerek süresiz olarak seyahatlerini sınırlamaya karar verebilir.
Ancak asıl risk şu: İnsanlar ve firmaların küreselleşmeden uzaklaşması, açık sınırlar üzerindeki korkuları suistimal eden bazı politikacılar tarafından kullanılabilir. Kendi kendine yeterlilik kisvesi altında ticarete korumacı kısıtlamalar getirebilir ve halk sağlığı bahanesiyle insanların hareketini kısıtlayabilirler. Bu sonucu önlemek ve uluslararası birlik ruhunu korumak şimdi küresel liderlerin elinde.