TCMB’nin bir sonraki sınavı ne olacak? Faiz indirimi ve enflasyon beklentileri

TCMB kasım ayında politika faizini üst üste 8. ayda da sabit bırakma kararı aldı. PPK metninde ise enflasyon eğiliminde düşüş ve maliye politikasıyla artan eşgüdüm vurgusu dikkat çekti. Hizmet enflasyonundaki iyileşme sinyalleri ve gıda enflasyonunun geçici arz koşullarıyla açıklaması da güvercin sinyali olarak algılandı. Koç Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Selva Demiralp de faiz politikasına ve enflasyon beklentilerine ilişkin Ekotürk’e değerlendirmelerde bulundu.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Para Politikası Kurulu (PPK) kasım ayında da politika faizini yüzde 50’de sabit tuttu. PPK böylece faiz oranını 8 ay üst üste aynı oranda sabit bırakmış oldu.

Kasım ayı PPK toplantı kararında ise ekim ayındaki metne kıyasla değişikler ve öne çıkan mesajlar görüldü.

METİNDE İLK KEZ YER ALDI

Metinde, “Ekim ayında enflasyonun ana eğiliminde düşüş gözlenmiştir.” ifadesine yer verilirken hizmet enflasyonunda “iyileşme sinyalleri belirginleşmiştir.” ifadesi de ilk kez kullanıldı.

Gıda enflasyonuna dair özel bir parantez açılan metinde, işlenmemiş gıda enflasyonunun ‘geçici arz koşulları’ nedeniyle yüksek seyrettiği belirtildi.

Maliye politikasıyla işbirliğine ilk kez değilinen metinde, “Maliye politikasının artan eşgüdümü de bu sürece önemli katkı sağlayacaktır.” ifadeleri de dikkat çekti.

PİYASA GÜVERCİN ALGILADI

Piyasa oyuncuları ise metinde yer alan, “Ekim ayında enflasyonun ana eğiliminde düşüş gözlenmiştir” ifadesiyle birlikte hizmet sektöründeki iyileşmenin vurgulanmasını güvercin sinyali olarak algıladı. Maliye politikasıyla da eşgüdüm vurgusu, para politikasındaki yükün bir kısmının paylaşılacağı şeklinde yorumlandı.

HANEHALKININ ENFLASYON BEKLENTİSİ YÜKSEK

TCMB, Kasım 2024 Sektörel Enflasyon Beklentileri raporunu da yayımladı.

Rapora göre; piyasa katılımcının, reel sektör temsilcilerinin ve hanehalkının 12 ay sonrası için enflasyon beklentisinde gerileme görüldü.

Kasımda 12 ay sonrası yıllık enflasyon beklentileri piyasa katılımcıları için 0,2 puan azalarak yüzde 27,2 seviyesinde gerçekleşirken reel sektör için 1,7 puan düşerek yüzde 47,8 seviyesine indi.

Hanehalkının enflasyon beklentisi de 3,1 puan gerileyerek yüzde 64,1 seviyesine düşmüş olsa da hala yüksek seviyeler de seyretmesi dikkat çekti.

“ENFLASYON HEDEFİYLE UYUMLU FAİZ İNDİRİMİ ALANI BULUNMUYOR”

TCMB’nin faiz politikası ve enflasyon beklentileri üzerine tartışmalar sürerken Koç Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Selva Demiralp, ekonomik politikalara ilişkin Ekotürk’e değerlendirmelerde bulundu.

Demiralp, TCMB’nin faiz indirimlerine enflasyon görünümünden bağımsız bir perspektifle yaklaştığını belirterek, “2025 sonunda enflasyonun yüzde 30 seviyelerinde olacağını tahmin ediyoruz. Eğer TCMB’nin yüzde 21’lik yıl sonu enflasyon tahmini gerçekçi ise, bu hedefle uyumlu bir faiz indirimi için alan bulunmuyor.” diye konuştu.

BÜYÜME KAYGILARI AĞIR BASTI

Prof. Dr. Selva Demiralp, Merkez Bankası’ndan gelen ‘güvercin sinyallerin’ ise büyüme kaygıları ve hükümetin önceliklendirdiği genişleyici politikaların etkisiyle şekillendiğini vurguladı.

Kasım ayı Para Politikası Kurulu (PPK) metninde enflasyon eğiliminde düşüş olduğu vurgulanmıştı. Demiralp ise bu iyileşmenin kalıcı bir dezenflasyon trendi oluşturmadığını ifade ederek, ”2025 yılı içinde enflasyonda kademeli bir düşüş beklenebilir. Ancak bu, Merkez Bankası’nın öngördüğü yıl sonu hedeflerini karşılamaktan halen uzak. Dolayısıyla piyasa güvenini sağlamak için daha tutarlı adımlara ihtiyaç var.” dedi.

ENFLASYONDA ANA SORUN ‘YAPISAL’

PPK metninde ilk kez yer alan “maliye politikası ile artan eşgüdüm” ifadesine dikkat çeken Prof. Dr. Selva Demiralp, enflasyonun yapısal sorunlarına odaklanılması gerektiğini savundu.

Demiralp, gıda ve kira enflasyonu başta olmak üzere, tarladan markete ürün akışındaki sorunların çözülmesi ve konut arz-talep dengesizliklerinin giderilmesi gerektiğini ifade etti, ayrıca uzun vadede inovasyon ve katma değerli üretim odaklı bir kalkınma politikasının, dezenflasyon sürecinde belirleyici olacağını sözlerine ekledi. Demiralp, “Enflasyonu düşürmenin altın yolu, potansiyel üretim kapasitesini artırmaktan geçiyor. Ancak bu, kısa vadeli değil, uzun soluklu yapısal reformlarla mümkün olabilir.” diye konuştu.

HANEHALKININ ENFLASYON BEKLENTİSİ KIRILAMIYOR

Sektörel enflasyon beklentilerinin ekonomik karar alma süreçlerini etkilediğini vurgulayan Prof. Dr. Selva Demiralp, bu beklentilerin farklı ekonomik gruplar üzerindeki yansımalarını da özetledi.

Demiralp, hanehalkı tarafında kırılamayan yüksek enflasyon beklentisinin tüketimin canlı kalmasına ve tasarrufların azalmasına neden olduğunu belirterek bu durumun talep üzerinde baskı yaratarak enflasyonu daha da körüklediğini söyledi.

Reel sektör tarafında ise üreticilerin maliyet enflasyonuna yönelik beklentileri doğrultusunda üretim ve yatırım kararlarını şekillendirdiğini dile getiren Demiralp, buna örnek olarak enflasyon beklentilerinin yükseldiği dönemlerde stoklama davranışının ortaya çıktığını gösterdi.

Demiralp piyasa katılımcılarının enflasyon beklentilerinin ise finansal ürünlerin fiyatlamasını ve piyasa likiditesini doğrudan etkilediğini belirtti.

“BEKLENTİLERİN ÇIPALANMADIĞI ORTAMDA RİSKLER YÜKSEK”

Koç Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Selva Demiralp, faiz indirimin beklentiler üzerinde olumsuz etkisi olabileceğini savunarak şunları kaydetti:

“Faiz indirimi, enflasyon beklentilerinde bozulmaya yol açabilir. Kredibilitesi yüksek bir merkez bankası bile bu adımların etkilerini sınırlı tutmakta zorlanabilir. Türkiye gibi beklentilerin henüz çıpalanmadığı bir ortamda ise bu risk daha da yüksek.”

Faiz politikalarının tek başına yeterli olmayacağını, kapsamlı bir ekonomik kalkınma programının hayata geçirilmesi gerektiğini vurgulayan Demiralp, kurumsal bağımsızlık, öngörülebilirlik ve liyakate dayalı atamaların önemine işaret ederek, “Merkez Bankası üzerindeki siyasi baskılar kalkmadıkça, enflasyonla mücadelede başarı sağlanması zor olacaktır.” dedi.

Haber: Remzi Akkök