Fransa Avrupa’nın hasta adamı mı?
Fransa’nın başı ciddi halde dertte. Ertelenen yapısal sorunlar, çığ gibi artan kamu borcu, cansız bir ekonomi ve son derece haklı olarak artık kemer sıkmaya razı gelmeyen kitleler.
İngiliz yayın kurumu BBC, 19 Ekim 2025 tarihli analiz haberinde şu soruyu sordu:
‘Fransa neden Avrupa’nın yeni hasta adamı olma riski ile karşı karşıya?’
Aslında sorunun cevabı Almanya hariç hemen hemen tüm G7 ülkeleri için de anlam taşıyor. Çünkü dünya sınırsız şekilde para basmanın, bilanço genişleterek reel ekonomiyi yok saymanın faturasını ödemeye başlıyor. Daha film yeni başlıyor, denebilir.
2008 finans kriziyle birlikte halkın aslında razı olmadığı kurtarma operasyonları yapıldı. İngiltere’de sırf batık bankaları kurtarmak için yaklaşık 137 milyar sterlin harcandı.
Yine İngiltere’de örnek verelim; salgın döneminde insanları zorla evlerine kapatıp kamu kaynaklarından yaklaşık 310 milyar ile 410 milyar sterlin arasında bir harcamanın yapıldığı tahmin ediliyor.
Fransa’da buna benzer bir durum söz konusu. Uzun yıllardır Fransa’da, tıpkı diğer gelişmiş ekonomilerde de giderek daha fazla gördüğümüz üzere, gelir adaletsizliği artıyor.
Fransız halkının tarihsel olarak bir kenarda olanı biteni izlemeyecek olduğunu tahmin etmek zor değil.
Fransa’da Cumhurbaşkanı Macron, iki yılda az bir sürede tam beş başbakan değiştirmek zorunda kaldı. Fakat olmuyor. Aslında başbakanların dayanmamasının sebebi, uygulanmak istenen kemer sıkma planlarının halk tarafından tepkiyle karşılanıyor olması.
Fransa’nın toplam kamu borcu yaklaşık 3,4 trilyon avro ve Gayri Safi Yurtiçi Hasıla’ya oranla %114 seviyesinde. Böyle giderse birkaç sene içerisinde %130’a da ulaşır.
Macron ve ekibi, yeni bütçe planında:
• Emeklilik yaşını 62’den 64’e yükseltmek,
• Resmi tatilleri azaltmak,
• Sosyal harcamaları düşürmek istiyor.
Bu dahiyane planla, Macron’un 2026 yılı bütçesinde 44 milyar avroluk bir tasarruf sağlaması bekleniyor. Fakat Fransa geçtiğimiz ay tarihinin en büyük protestolarından birine sahne oldu.
Kısacası sistem çökmek üzere; halk, süper zenginden, teknoloji şirketlerinden alınmak istenen verginin yükünü taşımak istemiyor.
Son olarak, BRICS teriminin mucidi ünlü İngiliz ekonomist Jim O’Neill ile EKOTÜRK için yaptığımız özel röportajında bu konuda söylediklerini sizinle paylaşmak istiyorum:
“Yıllardır, özellikle Kovid-19 sonrası dönemde, siyasetçiler harcamaları kısmak yerine erteliyor. Emeklilik sistemine ve sosyal yardımlara aşırı yüklenme var. Vergi sistemimiz de oldukça verimsiz. Birilerinin hükümette bir gün buna bir çözüm bulması gerekecek. **Aksi takdirde, önümüzdeki yıllarda veya belki bir on yıl içinde bir borç kriziyle karşılaşabiliriz.”
Ben kendisine tam olarak katılmıyorum. Çünkü kendisi İngiltere’de 14 yıl boyunca kesintisiz kemer sıkma politikası uygulamış, salgın döneminde kapanma kararı almış Muhafazakar Parti iktidarında Hazine Bakanlığı yapmış bir isim. Bir borç krizinin yaklaştığını söylemesi doğru. Ama gerekçeleri yanlış.
Sorun sosyal harcamalar değil.
Sorun artan gelir adaletsizliği.
Sorun kemer sıkma politikalarıyla halkın ümüğüne çökülmesi.
Öyle görünüyor ki Fransa’da sesini yükselten halka ‘pasta yeme’ tavsiyesinde bulunmak pek işe yaramıyor. En azından tarih ve akıl bize bunu söylüyor.
