Trump, Kennedy Suikastını Aydınlatmak İstiyor: 80 Bin Sayfalık Özel Belgeleri Yayınladı!
Amerikan tarihinin en tartışmalı olaylarından biri olan John F. Kennedy suikastı, 60 yılı aşkın süredir gündemde kalmaya devam ediyor. Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Trump, Kennedy suikastına ilişkin yaklaşık 80 bin sayfalık, yeni belgeleri kamuoyuyla paylaştı. Peki, bu belgeler olayın arkasındaki sır perdesini aralıyor mu, yoksa daha fazla soru işareti mi doğuruyor?
Açıklanan Belgelerde Neler Var?
Paylaşılan belgeler arasında CIA ve FBI’ın Lee Harvey Oswald hakkındaki gözlemleri, suikast öncesi ve sonrası yürütülen soruşturmalar ve dönemin hükümet yetkililerinin görüşmeleri yer alıyor. Özellikle Oswald’ın Sovyetler Birliği ve Küba ile olan bağlantılarına dair bazı detaylar dikkat çekiyor. Belgeler, Oswald’ın suikasttan kısa bir süre önce Meksika’daki Sovyet ve Küba büyükelçiliklerini ziyaret ettiğini doğruluyor. Bu durum, Kennedy suikastının tek kişilik bir eylem mi yoksa daha büyük bir komplo mu olduğu konusundaki tartışmaları yeniden alevlendirebilir.
Yeni Belgeler Yeni Şüpheler Doğuruyor
ABD hükümeti, Warren Komisyonu’nun vardığı sonucu—yani Oswald’ın suikasti tek başına gerçekleştirdiği tezini—desteklemeye devam ediyor. Ancak açıklanan belgeler, dönemin istihbarat birimlerinin Oswald’ı daha yakından takip ettiğini fakat onu durdurmak için hiçbir girişimde bulunmadığını gösteriyor. Bu durum, “Derin devlet Kennedy’nin öldürülmesine göz mü yumdu?” sorusunu yeniden gündeme getiriyor.

Amerikan Halkının Güveni ve Açıklanmayan Belgeler
Kennedy suikastıyla ilgili tüm belgelerin açıklanması, 1992 tarihli JFK Records Act kapsamında 2017’ye kadar tamamen şeffaf hâle getirilmeliydi. Ancak ABD hükümeti, “ulusal güvenlik endişeleri” gerekçesiyle bazı belgeleri gizli tutmaya devam ediyor. Bu da komplo teorilerini beslemeye devam ediyor.
Amerikan halkının önemli bir bölümü, suikastın arkasında daha büyük güçlerin olduğuna inanıyor. 2017’de yayınlanan anketlere göre, Amerikalıların %60’ından fazlası Kennedy’nin bir hükümet komplosunun kurbanı olduğunu düşünüyor. Son yayınlanan belgeler ise bu düşünceyi değiştirmekten oldukça uzak görünüyor.

Gerçek Ortaya Çıkacak mı?
Kennedy suikastı, sadece bir başkanın ölümüyle ilgili değil; aynı zamanda Amerikan devlet mekanizmasının nasıl çalıştığına dair kritik ipuçları taşıyan bir olay. Açıklanan belgeler her ne kadar bazı yeni bilgiler sunsa da, olayın tüm yönleriyle aydınlatılmasına yetmiyor. Kamuoyunda hâlâ güçlü bir şekilde var olan şüpheler, tüm belgeler açıklanana kadar devam edecek gibi görünüyor.
Bu noktada asıl soru şu: Gerçek hiçbir zaman tamamen ortaya çıkacak mı? Yoksa Kennedy suikastı, modern tarih boyunca çözülemeyen en büyük sır olarak kalmaya devam mı edecek?
2 Nisan: Amerika İçin Yeni Bir Dönüm Noktası mı?
Trump, önceki döneminde ABD Merkez Bankası’yla (FED) sürekli restleşmişti! Şimdi de geri duracağa benzemiyor.
FED, faiz kararını değiştirmeyerek 4,25-4,50 aralığında sabit tuttu. Trump ise durur mu? Hemen Truth Social hesabından şu paylaşımı yaptı:
‘ABD Gümrük Tarifeleri ekonomiye geçiş yapmaya (hafiflemeye!) başladığında Fed’in ORANLARI DÜŞÜRMESİ ÇOK daha iyi olacaktır. Doğru olanı yapın. 2 Nisan Amerika’da Kurtuluş Günü!!!’ paylaşımını yaptı.
ABD Başkanı Donald Trump, her zaman olduğu gibi ekonomiye dair cesur ve iddialı açıklamalar yapmaya devam ediyor. Son açıklamalarından biri, 2 Nisan’ı “Amerika’nın Kurtuluş Günü” ilan etmesiyle gündeme oturdu. Peki, Trump’ın bu sözlerinin ardında ne var?
Öncelikle, bu açıklama ABD’nin gümrük tarifelerinde yeni bir döneme girdiğine işaret ediyor. Trump yönetimi, 2 Nisan 2025 itibarıyla “Karşılıklı Gümrük Vergisi” (Reciprocal Tariff) uygulamasını devreye sokacağını duyurdu. Bu politika, diğer ülkelerin Amerikan ürünlerine uyguladığı gümrük vergileri ile aynı oranda misilleme vergileri getirmeyi hedefliyor. Yani, eğer bir ülke ABD mallarına %20 vergi koyuyorsa, ABD de aynı ülkenin ürünlerine benzer bir vergi uygulayacak.
Bu adım, Trump’ın “Önce Amerika” politikasının bir devamı olarak değerlendirilebilir. Ona göre, ABD uzun yıllardır uluslararası ticaret sisteminde haksızlığa uğruyor ve artık bu dengesizliği gidermenin vakti geldi. İşte tam da bu yüzden, 2 Nisan’ı ekonomik anlamda “kurtuluş” günü ilan ediyor.
Ancak bu kararın ekonomi üzerindeki etkileri konusunda büyük bir tartışma var. Özellikle iş dünyası, bu tür sert gümrük vergilerinin küresel ticareti olumsuz etkileyeceği ve enflasyonu artıracağı konusunda uyarılarda bulunuyor. Öte yandan, Trump destekçileri bunun yerli üretimi teşvik edeceğini ve ABD’nin dış ticaret açığını kapatmasına yardımcı olacağını savunuyor.
Tüm bunların yanında, Trump FED’e de bir mesaj vermeyi ihmal etmiyor. “Faizleri düşürün, çünkü tarifeler ekonomiye yansımaya başladı” çağrısı, ekonominin desteklenmesi için para politikasının gevşetilmesi gerektiğini ima ediyor. Aslında bu, Trump’ın sık sık tekrarladığı bir argüman. Ona göre, yüksek faiz oranları ekonomik büyümeyi yavaşlatıyor ve Amerikan iş dünyasının küresel rekabette elini zayıflatıyor.
Peki, 2 Nisan gerçekten de bir “Kurtuluş Günü” mü olacak yoksa ABD ekonomisi, ticaret savaşlarının ve korumacı politikaların gölgesinde yeni belirsizliklere mi sürüklenecek? Bunu zaman gösterecek. Ancak bir gerçek var ki, Trump yine gündemi belirlemeyi ve ekonomi-politik dengeleri sarsmayı başarıyor.

Bakan Şimşek ile Amerikalı Mevkidaşı Arasında İlk Temas!
Amerika’daki finans çevrelerinde Mehmet Şimşek ismini söylediğinizde birçok kişinin yüzü gülüyor. Politikalarından memnun olduklarını ve oldukça başarılı bulduklarını dile getiriyorlar.
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, ABD Hazine Bakanı Scott Bessent ile telefonda bir görüşme gerçekleştirdi. Böylece Trump’ın yeni Hazine Bakanı ile ilk temas gerçekleşmiş oldu.
Görüşmede, Türkiye’nin ekonomisindeki gelişmeler ele alınırken, ABD tarafı İran’ın nükleer tehdidini sona erdirmek, balistik füze programlarını kısıtlamak ve terör gruplarına verilen desteği durdurmak amacıyla uyguladığı baskı politikasını vurguladı. Ayrıca yaptırımlar ve ortak ekonomik iş birliği gibi konular da masaya yatırıldı.
Yaklaşık 30 dakika süren telefon görüşmesinde, Türkiye ile ABD arasındaki ekonomik iş birliğinin daha da güçlendirilmesi gerektiği vurgulandı. Bakan Şimşek ve Bakan Bessent, iki ülke arasındaki ticaret ve yatırım ilişkilerini geliştirmeye yönelik atılabilecek adımları ele aldı.

Bakan Şimşek ABD yolcusu!
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, başkent Washington’a IMF’nin ünlü Bahar Toplantıları için geliyor.
21 – 26 Nisan tarihleri arasında gerçekleşecek bu toplantılarda Bakan Şimşek, önemli temaslarda bulunacak. Nisan ayının son haftasında düzenlenecek IMF-Dünya Bankası Bahar Toplantıları kapsamında ABD Hazine Bakanı ile de görüşmesi bekleniyor.
EKOTÜRK olarak biz de IMF’den akreditasyonumuzu aldık ve toplantıyı yakından takip edeceğiz.

