BRICS’in mucidi ünlü İngiliz ekonomist Jim O’Neill EKOTÜRK’e konuştu

“Fransa zor durumda, Türkiye çoklu ittifakla avantaj sağlıyor”
EKOTÜRK’e gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulunan BRICS teriminin mucidi İngiliz ekonomist Jim O’Neill, Avrupa’da siyasi ve ekonomik kırılmaların derinleştiğini, Türkiye’nin ise jeopolitik esnekliği sayesinde öne çıktığını belirtti.
2015-2016 yıllarında İngiltere Başbakanı David Cameron’ın kabinesinde Hazine Bakanı olarak görev yapmış olan O’Neill, İngiltere’nin kamu borcunun abartıldığına, Fransa’nın ise ciddi bir siyasi ve mali tıkanıklığa sürüklendiğine dikkat çekerken, Türkiye’nin çoklu diplomasi ve coğrafi avantajları sayesinde bölgesel bir denge aktörü haline geldiğini söyledi.
“İngiltere de on yıl içinde bir borç kriziyle karşılaşabiliriz”
İngiltere’de son yıllarda kamu borcunun ciddi şekilde artış kaydetmesi tartışılırken, O’Neill bu durumun uluslararası bağlamda fazla abartıldığını savundu:
“G7 içinde İngiltere’den daha kötü durumda en az üç ülke var: İtalya, Japonya ve Fransa; muhtemelen buna ABD de eklenebilir. Uluslararası standartlarda bakıldığında İngiltere öne çıkan bir sorun değil.”
Daha önce İngiliz düşünce kuruluşu Chatham House’un Konsey Başkanlığını da yapmış olan O’Neill, Londra’nın “görmezden geldiği” yapısal sorunlara dikkat çekti:
“Yıllardır, özellikle Kovid-19 sonrası dönemde, siyasetçiler harcamaları kısmak yerine erteliyor. Emeklilik sistemine ve sosyal yardımlara aşırı yüklenme var. Vergi sistemimiz de oldukça verimsiz. Birilerinin bir gün buna bir çözüm bulması gerekecek. Aksi takdirde, önümüzdeki yıllarda veya belki bir on yıl içinde bir borç kriziyle karşılaşabiliriz.”
“Fransa’da aşırıcı bir lider Avrupa’nın geleceğini etkiler”
Uzun yıllar Londra’da Goldman Sachs’ın Varlık Yönetim Biriminin de başında bulunmuş olan O’Neill, İngiltere’ye kıyasla Fransa’daki tabloyu daha kritik gördüğünü belirtti:
“Fransız tahvil getirilerinin Yunanistan ve İtalya’nın üzerinde olması oldukça dikkat çekici. Bu durum size gerekli tüm bilgiyi veriyor. On yıl önce bunu kim hayal edebilirdi?”
O’Neill, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un reform denemelerinin sınırlı etkisine işaret ederek, aşırı sağ veya aşırı sol bir liderin seçilmesi durumunda Avrupa’nın 40 yıldır görmediği bir kırılmayla karşılaşabileceğini söyledi:
“Avrupa perspektifinden bakıldığında, bir sonraki Fransız başkanı aşırı sağ veya aşırı sol olursa, en az kırk yıldır görmediğimiz türden bir Avrupa ile karşılaşabiliriz; özellikle Fransa-Almanya ilişkileri açısından.”
Fransa’nın kemer sıkma programına dair tahammül eşiğinin oldukça düşük olduğunu belirten O’Neill, şunları söyledi:
“Başkan Macron’un görev yaptığı dönem fiilen sona ermiş durumda. Farklı başbakanları göreve getirmek zorunda kalıyor; her biri mali konsolidasyonu uygulamak için büyük çaba gösteriyor, ancak farklı partilerden destek göremiyor. Fransa zor bir durumda.”
“AB yeni ticaret anlaşmaları ile bağımsızlığını güçlendirmeli”
O’Neill, AB’nin Meksika ve Endonezya gibi ülkelerle serbest ticaret anlaşmaları imzalamasını olumlu bulduğunu, Avrupa’nın ABD’ye bağımlı olmadan küresel açılım yapması gerektiğini söyledi:
“ABD dünya ekonomisinin yüzde 25’i, ama geri kalan yüzde 75. Avrupa, bu 75’lik kısımla daha çok işbirliği yapmalı. Eğer Washington ticaretin dışında kalmak istiyorsa, bu onların tercihi. Avrupa ise yeni anlaşmalarla bağımsızlığını güçlendirmeli.”
“Türkiye çelişkilere rağmen fırsatları yönetiyor”
Türkiye ekonomisinin görünümüne ilişkin değerlendirmede bulunan O’Neill, şunları söyledi:
“Türkiye uzun süredir AB ile inişli çıkışlı bir ilişkiye sahip, ancak işler bir şekilde devam ediyor. Türkiye coğrafi olarak benzersiz bir konumda: Batısında AB, kuzeyinde Rusya, yakınında Ortadoğu ve doğusunda Asya. Bu durum hem kaos hem de fırsat getiriyor, özellikle ticaret açısından.”
IMF’nin Türkiye’nin büyüme tahminlerini yükseltmesinin dikkat çekici olduğunu belirten O’Neill, enflasyon sorununa rağmen ekonominin dengelenmeye devam ettiğini söyledi:
“Türkiye, çelişkilere rağmen ilerlemeyi sürdürüyor. IMF’nin Türkiye için GSYH büyüme tahminlerini bu yıl yukarı yönlü revize etmesi dikkat çekici. Pek çok ülkede bunun tersi yaşanıyor. Enflasyon kaygıları var ama eskisi kadar tehdit edici değil. Lira, küresel risk iştahına bağlı olarak dalgalansa da, sistem işlemeye devam ediyor.”
Türkiye’nin siyasi ittifaklar konusundaki stratejisini ise şöyle özetledi:
“Siyasi açıdan Türk liderliğinin bu dengeyi iyi yönettiği, esnek kalarak tek bir kampa bağlı olmak yerine birden fazla aktörle ilişki kurmayı sürdürdüğü görülüyor.”
“Trump’ı memnun etmek için verilen savunma sözleri ekonomik risk taşıyor”
Ünlü İngiliz ekonomist Jim O’Neill, Avrupa ülkelerinin savunma bütçelerine dair artan baskıyı değerlendirdi. O’Neill, özellikle Donald Trump’ı memnun etmek adına savunma harcamalarının GSYH içindeki payını artırma yönünde verilen büyük sözlerin siyasi açıdan popüler görünse de ekonomik açıdan riskli olduğuna dikkat çekti.
“Birçok Avrupa ülkesi ciddi borç yükü altında. Sağlık, emeklilik ve sosyal harcamalara dair halkın beklentileri de oldukça yüksek. Bu koşullar altında savunma harcamalarını iki ya da üç katına çıkarmak kulağa hoş gelebilir, ama seçmen desteğini bulması zor,” diyen O’Neill, savunmanın önemini inkâr etmeden gerçekçi önceliklendirme yapılması gerektiğini söyledi.
Ekonomik açıdan da bu yatırımların sınırlı etkisine işaret eden O’Neill, “Savunma harcamalarının ekonomik çarpan etkisi, üretkenlik ve uzun vadeli büyüme açısından diğer yatırım alanları kadar faydalı değil. Kaynakların daha verimli alanlara yönlendirilmesi uzun vadeli büyüme için çok daha önemlidir,” ifadelerini kullandı.
“Jim O’Neill kimdir?”
BRICS teriminin mucidi 68 yaşındaki İngiliz ekonomist Jim O’Neill, 2001 yılında Goldman Sachs’ta çalışırken Brezilya, Rusya, Hindistan ve Çin’i kapsayan yükselen piyasa ülkelerini tanımlamak için “BRIC” kavramını ortaya attı; bu terim 2010’da Güney Afrika’nın eklenmesiyle BRICS hâline geldi. O’Neill, 2015-2016 yıllarında İngiltere Başbakanı David Cameron’ın kabinesinde Hazine Bakanı olarak görev yaptı, ayrıca Chatham House Konsey Başkanlığı ve Goldman Sachs Varlık Yönetim Birimi Başkanlığı yaptı. Küresel ekonomik eğilimler ve yükselen piyasa ekonomileri konusundaki öngörüleriyle tanınıyor.