Mustafa Kemal Atatürk’ün ebediyete uğurlanışının 87. yılı

Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu, bağımsızlık mücadelesinin simgesi Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ebediyete intikalinin üzerinden 87 yıl geçti.

Cumhuriyet’in kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk, bundan tam 87 yıl önce sonsuzluğa uğurlandı.
Ancak bıraktığı fikirler, reformlar ve eserler, onu her 10 Kasım’da yeniden yaşatıyor.

Selanik’te 1881 yılında dünyaya gelen Mustafa Kemal, çocuk yaşta hem disiplinli hem de sorgulayıcı bir karaktere sahipti.
Zübeyde Hanım’ın sevgisi, Ali Rıza Efendi’nin vizyonu ve dönemin modern eğitim anlayışı, onun geleceğini şekillendirdi.

ASKERİ OKULLARDAN TARİH SAHNESİNE

Küçük yaşta asker olma hayali kuran Mustafa Kemal, Selanik Askeri Rüştiyesi’nde üstün başarısıyla dikkat çekti.
Manastır Askeri İdadisi’ni ikincilikle tamamladı; yaz tatillerinde Fransızca öğrenerek entelektüel birikimini artırdı.
1902’de Harp Okulu’nu bitirdi, 1905’te Harp Akademisi’nden kurmay yüzbaşı olarak mezun oldu.
Henüz genç bir subayken Şam’da göreve başlayan Mustafa Kemal, kısa sürede disiplinli tarzı ve yenilikçi görüşleriyle fark yaratmaya başladı.
O artık yalnızca bir asker değil, çağını aşan bir liderdi.

TRABLUSGARP’TAN ÇANAKKALE’YE: DESTANSI BİR KOMUTAN

1911’de Trablusgarp’a çıkan Atatürk, Tobruk ve Derne’de Türk birliklerini başarıyla yönetti.
1915’te Çanakkale cephesinde tarih yazdı; “Cephaneniz yoksa süngünüz var” sözüyle askerine moral verdi.
Conkbayırı’nda göğsüne isabet eden şarapnel parçasına rağmen cepheden ayrılmadı.
Bu direniş, sadece bir savaşın değil, bir ulusun kaderini değiştirdi.
Çanakkale Zaferi’nin ardından “Anafartalar Kahramanı” unvanıyla tüm dünyanın dikkatini çekti.

ULUSAL MÜCADELENİN KIVILCIMI: SAMSUN’A YOLCULUK

1919 yılı, hem Türkiye hem Atatürk için bir dönüm noktasıydı.
16 Mayıs’ta Bandırma Vapuru’yla İstanbul’dan ayrılan Mustafa Kemal, 19 Mayıs’ta Samsun’a çıkarak Milli Mücadele’yi başlattı.
Amasya Genelgesi ile “Vatanın bütünlüğü tehlikededir” çağrısını yaptı.
Ardından Erzurum ve Sivas Kongreleriyle milli iradenin temellerini attı.
Artık tek hedef, tam bağımsız bir Türkiye idi.

KURTULUŞUN VE ZAFERİN YOLU

23 Nisan 1920’de Ankara’da Türkiye Büyük Millet Meclisi açıldı.
Mustafa Kemal, hem Meclis hem Hükümet Başkanı olarak halkın temsil gücünü devletin merkezine yerleştirdi.
1921’de Sakarya Meydan Muharebesi’nde “Hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır” emrini verdi ve tarihe geçti.
Zaferin ardından “Mareşal” rütbesi ve “Gazi” unvanı ile onurlandırıldı.
26 Ağustos 1922’de başlatılan Büyük Taarruz, 9 Eylül’de İzmir’in kurtuluşuyla sonuçlandı.
Bu zafer, yüzyıllardır süren esaret zincirinin kırıldığı andı.

CUMHURİYET VE YENİ BİR DÜNYA DÜZENİ

24 Temmuz 1923’te imzalanan Lozan Antlaşması, Türkiye’nin tam bağımsızlığını tescilledi.
29 Ekim 1923’te Cumhuriyet ilan edildi; Mustafa Kemal, ilk Cumhurbaşkanı seçildi.
O, yeni Türkiye’nin yalnız siyasi lideri değil, aynı zamanda bir düşünce devrimcisiydi.
Kadın haklarından eğitime, tarımdan sanayiye kadar her alanda modernleşme hamleleri başlattı.

ATATÜRK’ÜN EKONOMİ VE DIŞ POLİTİKA VİZYONU

1930’lu yıllarda dünya ekonomik krizle sarsılırken, Atatürk Türkiye’yi üretim odaklı bir modelle geleceğe taşıdı.
1933’te başlatılan Beş Yıllık Sanayi Planı, Cumhuriyet’in kalkınma yol haritası oldu.
Tarıma önem verdi, modern çiftlikler kurdu.
Dış politikada ise Montrö Boğazlar Sözleşmesi, Balkan Antantı ve Sadabat Paktı gibi girişimlerle Türkiye’yi barışın gücü haline getirdi.

SONSUZLUĞA YOLCULUK VE ÖLÜMSÜZ MİRAS

10 Kasım 1938 sabahı saat 09.05’te Dolmabahçe Sarayı’nda yaşamını yitiren Atatürk, tüm dünyada derin bir üzüntüyle anıldı.
Cenazesi 21 Kasım’da Ankara’ya getirildi, 1953’te ebedi istirahatgahı Anıtkabir’e taşındı.
“Benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır, fakat Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır.” sözü, bugün de milyonların dilinde yankılanıyor.
Atatürk’ün mirası, yalnız geçmişin değil, geleceğin de pusulası olmaya devam ediyor.