Yeşil enerji dönüşümünde ‘stratejik madencilik’ öne çıkıyor
TMDER Başkanı, “Dünyada madencilik farklı bir seviyeye geldi. Her sektörde sürdürülebilirlik için değişim var. Son yıllarda dünya genelinde temiz enerji dönüşümü hızlandı.” dedi.
Türkiye Madenciler Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Ali Emiroğlu, son yıllarda dünya genelinde temiz enerji dönüşümünün hızlandığını belirterek, “Tüm yenilenebilir enerji santralleri ile termik ve fosil yakıtlı santraller kıyaslandığında, yenilenebilir enerji santrallerinde 8 kat daha fazla maden kullanılması gerekiyor. Ayrıca elektrikli araçlarda da normal fosil yakıtlı araçlara göre 5 kat daha fazla maden kullanılıyor. Bu dönüşümde stratejik madencilik hayati öneme sahip.” dedi.
Emiroğlu, dünyadaki 90 maden çeşidinin 80’inin bulunması ve bunlardan 60’ının da üretilmesi nedeniyle Türkiye’nin önemli bir maden ülkesi olduğunu söyledi.
Madenin kullanılmadığı tek bir sektör bulunmadığına işaret eden Emiroğlu, Paris Anlaşması çerçevesinde küresel sıcaklık artışını 1,5 ila 2 dereceyle sınırlandırma hedefini karşılayan senaryolara göre, yeşil dönüşümün önemli bileşenlerinden birinin de enerji sistemlerindeki temiz dönüşüm olacağını anımsattı.
Emiroğlu, 1980’de dünya nüfusu 4,5 milyar iken bugün yaklaşık 8 milyar olduğunu, madenciliğe talebin de nüfus artışıyla doğru orantılı olarak artış gösterdiğini dile getirdi.
Enerji dönüşümünde, bakır, lityum, nikel, manganez, kobalt, çinko, silikon ve nadir toprak elementleri gibi birçok madenin kullanıldığını ve bu madenlerin stratejik madenler olarak değerlendirildiğini anlatan Emiroğlu, şöyle devam etti:
“Çin, stratejik madenlerden lityum ve kobaltın yüzde 70’ini kontrol ediyor. Değerli madenlerin yüzde 62,9’unu da üretiyor. Demokratik Kongo Cumhuriyeti, kobaltın yüzde 71,4’ünü üretiyor. Güney Afrika, küresel platin üretiminin yüzde 72’sini karşılıyor. Türkiye’de ise ham maddesini ürettiğimiz sanayi ile madencilik sektörü ekonomiye 40 milyar dolar katkı sağlıyor. Bunu çok daha yukarılara çıkarmamız mümkün. Bunlar içinde bazı madenler hala bizim sektör sınıflandırmasına geçmiş değil. Örneğin altın madenciliği kimya sektöründe gözüküyor. 2020’de 2,5 milyar dolar değerinde altın üretildi. Bunun dışında 1 milyar dolar değerinde doğal soda var ve ayrıca bu sektörde sınıflandırılmayan bor ürünleri var.”
“Her sektörde sürdürülebilirlik sağlanması adına büyük bir değişim var”
Emiroğlu, Türkiye’de madencilikte kullanılan alanın ülkenin toplam yüzölçümünün binde 1’ine denk olduğunu söyledi.
Soma maden faciasının madencilik sektöründe bir dönüm noktası olduğunu belirten Emiroğlu, şunları kaydetti:
“İş sağlığı güvenlik ve kültürünün oluşturulması için çalışmalar başlattık. Ülkemizde durum nedir, eksiklerimiz nelerdir sorularına yanıt aradık ve sektör olarak üstümüze düşen sorumlukları değerlendirdik. Dünyada madencilik farklı bir seviyeye geldi. Her sektörde sürdürülebilirlik sağlanması adına büyük bir değişim var. Son yıllarda dünya genelinde temiz enerji dönüşümü de hızlandı. Tüm yenilenebilir enerji santralleri ile termik ve fosil yakıtlı santraller kıyaslandığında, yenilenebilir enerji santrallerinde 8 kat daha fazla maden kullanılması gerekiyor. Ayrıca elektrikli araçlarda da normal fosil yakıtlı araçlara göre 5 kat daha fazla maden kullanılıyor. Bu dönüşümde madencilik sektörü hayati öneme sahip. Örneğin, bir elektrikli araçta 54 kilogram grafit kullanılıyor. 63 kilogram nikel, 22,5 kilogram kobalt, 80 kilogram lityum, pil ve batarya için ayrıca 63 kilogram lityum gerekiyor.”
Emiroğlu, Türkiye’nin yetişmiş eleman sayısının madenlerin geliştirilmesine ve araştırılmasına yeteceğini vurgulayarak, “Son yıllarda metal madenciliğinde de 2000’li yıllardan itibaren eleman yetişmişliği var. Ara eleman konusunda bütün sektörlerde olduğu gibi bizde de sıkıntı var ama bunu değerlendirecek potansiyele sahibiz. Türkiye’de insan, çevre ve verimlilik anlayışı barındıran sorumlu madencilikle ekonomik kalkınmaya daha fazla katkı sağlayabiliriz.” dedi.